DİN ADAMI BÖLÜCÜ OLMAZ

SON SÖZ

Kitâbın başından buraya kadar yazılanlardan anlaşılıyor ki, dinde reformcu, sâbit bir görüşe ve ilmî bir kanâ’ate sâhib değildir. Ehl-i sünneti lekelemek için çeşidli behâneler aramakda, binbir dereden su getirmekdedir. Mason olan hocasının kurnaz siyâsetini kullanarak ve ana dili olan arabî kitâblardan gelişigüzel misâller toplıyarak ve uzun tercemeler yaparak, kendisini din âlimi olarak tanıtmakdadır. Genç din adamlarımızın ve sâf, temiz müslimânların bu kurnaz, Ehl-i sünnet düşmanının yalan ve iftirâlarına aldanmamaları için bu nâçiz reddiyemizi yazdık. (Din adamı bölücü olmaz) adını verdiğimiz bu kitâbın hulâsası ve gâyesi, Ehl-i sünnetin dört mezhebinin âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden çıkarılmış olduğunu bildirmekdir.

Şimdi elde bulunan fıkh kitâblarında, hadîs-i şerîflere muhâlif hiçbir bilgi yokdur. Birbirlerine muhâlif görünen ictihâdlarından yalnız birisi doğru ise de, yanlış olanlarını taklîd edenlere de sevâb verileceği hadîs-i şerîfde bildirilmişdir. Bunun için, dört mezhebin ittifâk ile bildirdikleri yapılınca, sahîh ve makbûl olacağı gibi, ihtilâflı yerleri yapılınca da, sahîh ve makbûl olacakdır. O hâlde, müctehid olmıyan her müslimânın, her işinde dört mezhebden birini seçip taklîd etmesi ve mezheb imâmının delîlini aramaması lâzımdır. Çünki, Tâbi’înden yeni îmâna gelenler, Eshâb-ı kirâmı taklîd ederler, delîllerini hiç sormazlardı. Her müslimân, beğendiği, seçdiği mezhebin her mes’elesini yaparken, Kur’ân-ı kerîme veyâ hadîs-i şerîfe uymakda olduğuna inanmalıdır. Bugün müctehide de lüzûm kalmamışdır. Çünki, din bilgilerinde, açıklanmamış birşey kalmamışdır. Kemâle gelmiş olan bu dîne ilâve edilecek birşey de yokdur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kıyâmete kadar olacak herşeyin hükmünü bildirmişdir. Mezheb imâmları da bunları açıklamışdır. Bunların günlük olaylara tatbîklerini, müctehid olmıyan âlimler yapar. Her asrda gelecek olan müceddidler, bu işi yapacaklardır. Fekat, ictihâd ile yeni hükmler çıkarmıyacaklardır. Çünki, buna lüzûm kalmamışdır. Halâl ve harâm ve her delîl açıklanmışdır.

Şimdi, se’âdet-i ebediyyeye kavuşmak istiyenin, (Ehl-i sünnet) i’tikâdını kısaca öğrenip, bunlara îmân etmesi, sonra dört mezhebden öğrenmesi mümkin ve kolay olan birini seçip, günlük işlerini ve ibâdetlerini, sırası geldikçe, o mezhebin kitâbından öğrenerek yapması lâzımdır. Her memleketde, bir mezhebin bilgilerini bildiren doğru ilmihâl kitâbları vardır. Ele geçirilmeleri kolaydır. Bu kolaylık, Allahü teâlânın, bu ümmet-i Muhammede olan büyük ihsânıdır. Sapıkların, mezhebsizlerin, dinde reformcuların ve para kazanmak için konuşan ve yazan câhillerin ve ingiliz kâfirlerine aldanmış olan câhillerin yaldızlı sözlerine ve yazılarına aldanmamak için, çok uyanık olmalıyız! Esselâmü alâ men ittebe’al-hüdâ.

Herkesin var bir kesi,

ben bî-kesin yok kimsesi.

Ben bî-kesin, sen ol kesi,

ey kimsesizler kimsesi!