Fıkh âlİmlerİ yedİ tabakadır
Fıkh
âlimleri yedi tabakadır.
Kemâl pâşa
zâde Ahmed bin Süleymân efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Vakfunniyyât)
kitâbında bu yedi dereceyi şöyle anlatıyor:
1—
İslâmiyyetde (mutlak müctehid) olan âlimlerdir. Bunlar (Edille-i erbe’a)dan
hükm çıkarmak için, üsûl ve kâideler kurmuşlar ve koydukları esâslara göre,
ahkâm çıkarmışlardır. Dört mezheb imâmı bunlardandır.
2— (Mezhebde
müctehid)lerdir. Bunlar, mezheb reîsinin koyduğu kâidelere uyarak, dört delîlden
ahkâm çıkaran imâm-ı Ebû Yûsüf ve Muhammed ve benzerleridir “rahmetullahi
aleyhim ecma’în”.
3—
Mes’elelerde müctehid olanlardır. Bunlar, mezheb reîsinin bildirmediği
mes’eleler için, mezhebin üsûl ve kâidelerine göre ahkâm çıkarırlarsa da, imâma
uygun çıkarmaları şartdır. Tahâvî (238-321 Mısrdadır), Hassâf Ahmed bin Ömer
(261 Bağdâdda), Abdüllah bin Hüseyn Kerhî (340), Şems-ül-eimme Halvânî (456
Buhârâda), Şemsül-eimme Serahsî (483), Fahrül islâm Alî bin Muhammed Pezdevî
(400-482 Semerkandda), Kâdîhân Hasen bin Mensûr Fergânî (592) ve benzerleri gibi
“rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”.
4— Eshâb-ı
tahrîc, ictihâd derecesinde olmayıp, müctehidlerin çıkardığı, kısa, kapalı bir
hükmü açıklıyan âlimlerdir. Ahmed bin Alî bin Ebî Bekr Râzî bunlardandır. Cessâs
ismi ile ma’rûfdur. 370 de vefât etmişdir.
5— Erbâb-ı
tercîh, müctehidlerden gelen birkaç rivâyet arasından birini tercîh ederler.
Ebülhasen Kudûrî (362-428 Bağdâddadır), (Hidâye) sâhibi Burhâneddîn Alî
Mergınânî (593 [m. 1198] de, Buhârâ katl-i’âmında, Cengiz askeri şehîd eyledi)
gibi.
6—
Mukallidler olup, bir mes’ele hakkında gelen çeşidli haberleri, kuvvetlerine
göre sıralayıp yazmışlardır. Kitâblarında red edilen rivâyetler yokdur. (Kenz-üd-dekâık)
sâhibi Ebülberekât Abdüllah bin Ahmed Nesefî (710) ve (Muhtâr) sâhibi
Abdüllah bin Mahmûd Mûsulî (683) ve (Vikâye) sâhibi Burhânüşşerî’a Mahmûd
bin Sadrüşşerî’a Ubeydüllah (673) ve (Mecma’ul-bahreyn) sâhibi
İbnüssâ’âtî Ahmed bin Alî Bağdâdî (694) bunlardandır “rahmetullahi teâlâ aleyhim
ecma’în”.
7— Za’îf
haberleri, kuvvetlilerinden ayıramıyan mukallidlerdir. (Bunlar okuduklarını iyi
anladıkları ve anlamıyan mukallidlere açıkladıkları için, fıkh âlimlerinden
sayılmışlardır).
Mezhebsiz
kimse kendi, doğru yolu bulamaz,
etse herkesi taklîd, bu da, doğru olamaz!
dinde âlim olmıyan, bir müctehid olamaz,
Rahmetini
umarım, yoksa da, isti’dâdım,
sana güçlük mü var ey, keremi bol Allahım!
Rahmetin
mücrîmedir, kusûrum pek çok benim,
edemem cürmüm inkâr, hâlim ma’lûmun Senin,
yüz karasıyle geldim, sürüyerek zincirim,
Rahmetini
umarım, yoksa da, isti’dâdım,
sana güçlük mü var ey, keremi bol Allahım!
Yanılmış
şimdi herkes, muhakkak ki hak Sensin,
gayrı yok, ibâdete yalnız müstehak Sensin!
abd-i âciz ne yapar, kâdir-i mutlak Sensin!
Rahmetini
umarım, yoksa da, isti’dâdım,
sana güçlük mü var ey, keremi bol Allahım!