Nasıl inanıyoruz?

Sual: Sizin yazılarınızdan anladım ki, mezhepsizlerin kitaplarını okuya okuya neye ve nasıl inanacağımı da karıştırmışım. Bu yüzden, imanımın doğru ve sahih olması için gerekli şartları bildirir misiniz?

CEVAP

Bid'at ehlinin amelleri boşa gider. Onun için bid’at karışmamış bir itikada sahip olmak gerekir. Doğru iman, Allaha, meleklerine, gönderdiği mukaddes kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allaht’an olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanmaktır. İmanın sahih olması için gerekli şartlardan bazıları şunlardır:

1- İmanda sabit olmak.

2- Allahın azabından korkup, rahmetinden ümit kesmemek. 

3- Can boğaza gelmeden iman etmek.

4- Güneş batıdan doğmadan önce iman etmek.

5- Gaibi yalnız Allahü teâlâ bildiğine ve Allahın bildirdiği peygamber veya evliyanın da bilebilieceğine inanmak.

6- küfrü gerektiren söz ve işten kaçmak.

7- Dini bir hükümde şüphe etmemek: Mesela namaz farz mı, kumar haram mı diye tereddüt etmemek.

8- İtikadını İslâm dininden almak: Tarihçilerin, felsefecilerin değil, Muhammed aleyhisselamın bildirdiği şekilde iman etmek gerekir. 

9- Sevgi ve buğzu yalnız Allah için olmak.

Doğru imanı açıklayan alimler bildiriyor ki: Bir müslüman şu şekilde imana sahip olmak lazımdır:

Kuran-ı kerimin Kelam-ı İlâhî olup mahluk [yaratık] olmadığına inanmak. Kendi imanından şüphe etmemek. Eshab-ı kiramın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek. Cennetten Allahü teâlânın görüleceğine inanmak. İslam diyarında açıkça günah işlediği bilinmeyen her imamın arkasında namaz kılmak. Namaz kılan Müslümana işlediği günahlardan dolayı kâfir dememek. İbadetler, imandan parça değildir. Yani ibâdet etmeyen ve günah işleyen mümine kâfir denmez. Allahü teâlâ, küçük günaha azab edebilir, büyük günahları affedebilir. Mest üzerine mesh caizdir.  İman artıp eksilmez. [Parlaklığı, kuvveti artıp eksilir.]

Miracın ruh ve bedenle birlikte olduğuna inanmak. Miracın Mescid-i aksaya kadar olan kısmını inkar eden kâfir olur. Bundan sonrasına inanmayan ise, bid'at ehli, sapık olur. Tasavvufu inkâr etmemek.  Mucize ve keramet haktır.

Bugün için dört hak mezhepten birine uymak, mezhepsiz olmamak.

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömerin halifeliklerine ve üstünlüklerinin halifelik sırasına göre olduğuna inanmak. Kabir ziyareti caizdir. Kabirde yatan enbiyadan ve evliyadan yardım istemek caizdir. Okunan Kur'an-ı kerimin ve verilen sadakanın sevabını ölülere göndermenin caiz olduğuna, bu sevapların ve duâların ölülere vasıl olarak, azaplarının azalmasına sebep olacağına inanmak. Kabir suâli haktır. Kabir azabı ruh ve bedene olacaktır. Sırat köprüsü vardır. Şefaata, hesaba ve mizana inanmak. Öldürülenin kendi eceli ile öldüğüne inanmak. Herkes kendi rızkını yer, kimse kimsenin rızkını yiyemez. Allahü teâlâ, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır. Cennet ve cehennem şu anda vardır. Günahkâr müminler, cehennemde sonsuz kalmaz, kâfirler sonsuz kalır. Aşere-i mübeşşereye inanmak. Eshab-ı kiramın tamamının cennetlik olduğuna inanmak. Kıyamet alametlerinden olan Deccal, Dabbet-ül-arz, Hz. Mehdi’nin geleceğine, Hz. İsa’nın gökten ineceğine ve diğer bildirilenlere inanmak.

Bunlardan birine bile inanmamak tehlikelidir.

geri    mezhep    ileri