Rahmet olan ayrılıklar

Sual: Bazı kimseler, dinimizi bilmedikleri için, “Allah bir, peygamber bir, mezhep neden dört?” diyerek, güya mezhepleri bölücülük gibi kabul ediyorlar. Bazıları da, (Herkes başka bir mezhebin hükmü ile amel eder) diyerek temel inançlarımızı yıkmak istiyorlar. Bu hususları açıklar mısınız?

CEVAP

Peygamber efendimiz, (Ümmetimin âlimlerinin farklı mezheplere ayrılması rahmettir) buyuruyor. Rahmet olan ve Peygamber efendimiz tarafından övülen bir şey kötü olabilir mi?

İmam-ı Rabbanî hazretleri (Mezhebimizin hükmüne aykırı gibi görülen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz.) buyuruyor.

M. Hadimi hazretleri de, (Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, ayet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, ayete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir. Çünkü ayet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir ayet veya hadisle değiştirilmiş olabilir veya başka bir tevili olabilir.) buyuruyor.

Mezhepler kardeştir, mensupları birbirini çok sever. Emredilen bir ibâdeti yaparken güçlük çeken, hak mezheplerden birini taklit eder. Bir ihtiyaç olmadan, bu daha kolay, bu daha işime gelir diyerek mezhep taklidi yapılmaz. İhtiyaç yokken veya mezheplerin kolay gelen taraflarını taklit etmek [telfik] caiz değildir, haramdır. Dinin bir emrini yapmak için, başka mezhebi taklit gerekince, o mezhebin bu husustaki şartlarına da uymak gerekir. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Müslümanları sıkıntıya sokmak haramdır. Şafiî âlimleri, Şafiîde yapılması güç şeylerin Hanefi'ye göre yapılmasına fetva vermişlerdir.) buyuruyor.

Dört mezhebin hali, bir şehir halkının haline benzer ki, önlerine çıkan bir işin nasıl yapılacağı kanunda bulunmazsa, o şehrin ileri gelenleri toplanıp, o işi kanunun uygun bir maddesine benzetip yaparlar. Bazen uyuşamayıp, bazısı, devletin maksadı, beldeleri tamir ve halkın rahatlığıdır der. O işi, rey ve fikirleri ile, kanunun bir maddesine benzetir. Bunlar, Hanefî mezhebine benzer.

Bazıları da, devlet merkezinden gelen memurların hareketlerine bakarak, o işi, onların hareketine uydurur ve devletin maksadı, böyle yapmaktır, derler. Bunlar da, Mâlikî mezhebine benzer.

Bazısı ise ifadeye, yazının gidişine bakıp, o işi yapma yolunu bulur. Bu da, Şâfiî mezhebine benzer.

Bir kısmı ise, kanunun başka maddelerini de toplayıp, birbiri ile karşılaştırarak, bu işi doğru yapabilmek yolunu arar. Bunlar da, Hanbelî mezhebine benzer.

İşte şehrin ileri gelenlerinden her biri, bir yol bulur ve hepsi, yolunun doğru ve kanuna uygun olduğunu söyler. Kanunun istediği ise, bu dört yoldan biridir. Fakat, bunların farklı anlayışları, kanunu tanımadıkları için, devlete karşı gelmek için olmayıp, hepsi kanuna uymak, devletin emrini yerine getirmek için çalıştıklarından, hiçbiri suçlu görülmez. Hatta böyle uğraştıkları için, beğenilir, doğrusunu bulan daha çok mükâfat alır. İşte dört mezhebin hali de böyledir.

Şimdi birkaç örnek verirsek, bu konu daha iyi anlaşılır. Hacca giden Şâfiî’ler, kadının eline dokununca abdestleri bozulur. Hanefî ve Mâlikî’de bozulmaz. Hak olan bu iki mezhepten birisi taklit edilirse, abdestleri bozulmadan tavaflarını yaparlar. Bu bir rahmettir

Bir kız, babası razı olmazsa, Şâfiî’de evlenmek caiz olmaz. Babası razı olmadığı için bir kız, her bakımdan uygun temiz bir Şâfiî gence kaçsa, Şâfiî’de babasının rızası olmadan evlenmesi mümkün değildir. O halde, Hanefî mezhebini taklit ederek evlenebilir. Bu da bir rahmettir.

Seferde iken, Hanefî hariç, diğer üç mezhepte namazları cem etmek, yani öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı birleştirerek kılmak caizdir. Namazlarını kaçırma tehlikesi varsa, Hanefîler, diğer 3 mezhepten birini taklit ederek öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem ederek kılabilir. Bu da bir rahmettir.

Müslüman kadının, gayrı müslim ve fâsık kadınların ve mürted amca ve dayının yanında örtünmesi üç mezhepte farzdır, Hanbelî’de caizdir. İhtiyaç olunca, Müslüman bir kadın, Hanbelî mezhebini taklit ederek, onların yanında başını açabilir. Bu da bir rahmettir.

Gusülde ağız ve burnu yıkamak Hanefî ve Hanbelî’de farz, Mâlikî ve Şâfiî’de farz değildir. İhtiyaç olunca diş dolduran bir kimse, Mâlikî veya Şâfiî’yi taklit ederse, guslü sahih olur. Bu da bir rahmettir.

Zaruret veya ihtiyaç olunca, başka mezhep taklit edilerek, o mezhepteki helal olan bir hayvan yenir. Mesela kirpi etinin egzama, kaşıntı, sedef, baras gibi deri hastalıklarına ve gelincik denilen fil hastalığına iyi geldiği bildirilmektedir. Hanefî ve Hanbelî’de kirpi eti yemek haramdır. Şâfiî ve Mâlikî’de caizdir. Tesirli başka mubah bir ilaç yoksa, hastanın, bu iki mezhepten birini taklit ederek kirpi eti yemesi caiz olur. Bu da bir rahmettir. Rahmete vesile olmak ve müslümanlara bir hizmet olması için, ihtiyaç olan konularda dört mezhepteki farklı hükümleri öğrenip öğretmek gerekir. İhtiyaç yokken mezheplerin kolay gelen taraflarını taklit etmek telfik olur, caiz değildir, haramdır.

geri    mezhep    ileri