Nişabur'da Irakıya adlı ihtiyar bir kadın vardı. Kapı kapı dolaşarak bir şeyler dilenir ve onunla geçinirdi. Ne bulursa kanaat eder, birşey bulamazsa da Allah'a şükrederdi.
Öldükten sonra onu rüyada gördüler. «Halin nasıldır?» diye sorduklarında şöyle anlattı:
— «Ben buraya geldiğimde bana, dünyadan ne getirdin? diye sordular. Ben de, ah, ah! Ben bütün ömrümü dilencilikle geçirdim. Her-kapıya vardığımda bana "Allah versin" derler ve beni hep bu kapıya havale ederlerdi. Şimdi siz de bana ne getirdin? diye soruyorsunuz. Ben ne getirebilirdim ki, dedim. Bunun üzerine gaipten bîr ses, "Doğru söylüyor, bırakın onu!" dedi ve beni şimdi buraya koydular, rahatım iyidir» diye anlattı.
* * *