Üçüncü Mustafa, zamanın velilerinden birine:
— Dünyanın lezzeti nedir? diye sordu. Veli Padişaha:
— Yemek, içmek bir de yellenmek, diye cevap verdi. Velinin böyle kaba cevap vermesine kızan padişah:
— Sen benimle alay mı ediyorsun? diyerek huzurundan kovdu.
Padişahın huzurundan çıkarken veli:
— Padişahım, ye, iç, dışarıya çıkarmak nasip olmasın, diye beddua edip gitti.
Aradan zaman geçti, padişah hastalandı, kabız oldu. Zamanın mütehassıs hekimleri gerekli ihtimamı gösteriyorlarsa da padişah bir türlü sıkıntıdan kurtulamıyordu. En sonunda anladı, velinin bedduasının tuttuğunu... .
Veli'yi huzuruna çağırtıp özür diledi. Kendisini bu halden kurtarmasını rica etti. Veli:
— Padişahım, eğer padişahlığı bana verirsen, seni bir defa yellendiririm, dedi.
Çaresiz kalan padişah velinin isteğini-kabul etmek zorunda idi:
— Olsun, dedi.
Veli, himmetle padişahın karnını eliyle sıvazladı. Padişah bir kere yellendi ve rahatlayarak: -
— Oh! dedi. Veli:
— Padişahım görüyorsun padişahlığını bir yele satın aldım, dedi.
Padişah da ondan memnun olarak yaptırdığı camiye onun ismini verdi. Halen Üçüncü Mustafa'nın yaptırdığı camiye o dervişin ismi ile «Lâleli Camii» denir. Halbuki Lâleli Camiini Padişah Üçüncü Mustafa yaptırmıştır.
* * *