Binlerce Türk askerine mezar olan Çanakkale Savaşlarında, emir eri olarak hizmet gören bir mehmetçik, bir gün kumandana çıkarak:
— Komutanım, asker olmadan evvel köy imamından dinlemiştim. Harp meydanında şehîd olanlara Cennette huriler verilir, demişti. Ben de fakir olduğum için köyde evlenemedim. Bana da müsaade et de, harbe girip huri kızı ile evleneyim, der.
Komutan askerin bu sözlerini gülerek karşılar ve memnun olduğu bir askerin ölmesine razı olmadığı için göndermek istemez: «Sen işine bak!» diyerek geri gönderir.
Fakat mehmetçik, huri kızıyla evlenmeyi kafasına koymuştur. Bir kere, vazgeçmez dâvasından. Tekrar gelir:
— Komutanım, bütün arkadaşlar ölüp huri kızları alıyorlar. Ne olur bana da müsaade et de bende huri kızına kavuşayım, der.
Komutan onun safça sözlerine yine aldırış etmez ve kafası çalışsa böyle söylemez diyerek yine müsaade etmez. Mehmetçik bir, iki, üç derken komutanı bıktırır ve ister istemez:
— Haydi git de, ne halin varsa gör, demesini sağlar.
Komutanından müsaadeyi alan asker, doğru cepheye koşar ve en Ön saflarda çatışmaya girer. Takdir-i ilâhî o gün de şehadet şerbetini içer. Akşam olur, savaş meydanını teftiş ve ölüp kalanları kontrol etmek için subaylar ölülerin arasında gezmeye başlarlar. Bu arada o askerin subayı, kendisinden zorla izin alıp harbe giren askerini aramaktadır. Bir müddet dolaştıktan sonra kendi emirerini görür, biraz üzgün biraz da kızgın vaziyette: «Bu kadar İsrar etmen bunun için miydi?» der ve askerin cesedine bakarak: «Aldın mı huriyi?» diye konuşur kendi kendine... Bu sırada komutanına cevap vermesi lâzım gelen asker, iki parmağını yukarı doğru kaldırarak; bir değil, iki huri verdiler demek ister. Askerin bu halini gören komutan hata ettiğini anlar ve emirerinin üzerine kapanarak: «Beni affet, sana karşı bu sözleri söylemekle hata ettim» diyerek ağlar. Ondan sonra kendisi de büyük bir iştiyakla savaşarak şehîd olur. (Allah rahmet eylesin.)
* * *