İmam-ı A'zam Hazretleri ilim meclisinde olduğu gibi insanları idarede de bir numune idi. Yıllarca insanlarla haşr-ü neşr olması ona çok şeyler öğretmiş ve insanların nasıl idare edileceği hususunda bir bilgin durumuna getirmişti. Talebelerinden Yûsuf b. Halid Semtî'ye icazet verdikten sonra Basra'ya gönderirken söyledikleri her insanın bilip - tatbik etmesi lâzım gelen hususlardır. îmam-ı A'zam'ın vasiyeti şöyledir:
«Bilmiş ol ki, insanlarla iyi geçinmezsen, onlar sana düşman kesilirler, velev ki anan baban bile olsa senden hoşlanmazlar. Akrabandan olmıyan bir cemâatle iyi geçinirsen sana ana-baba olurlar. Şimdi gözümün önünden şöyle geçiyorsun: Basra'ya gidiyorsun, onlara muhalefete başlıyorsun, aralarına karışmıyorsun. Sen onları terkediyorsun, onlar da seni terkediyorlar. Sen onlara sövüyorsun, onlar da seni dalâlette sayıyorlar. Böyle yaparsan bu hem sana, hem bize leke olur. Onlardan kaçmak istersin. Bu akıl işi değildir. Zira hoş geçinmek gereken yerde müdârât yapmıyan akıllı sayılmaz,.. Basra'ya girdiğin zaman insanlar seni karşılar ve ziyaret ederler. Senin kadrini bilirler. Herkese mertebesine göre itibar et. Şeref ehline ikramda bulun. İlim ehlini büyük tanı. Ustadlara hürmet göster. Gençlere ikram yap. Avamla yakından görüş. Fâcirlere müdârât göster. Hayırlı kimselerle arkadaşlık yap. Sultana lâkayitlık gösterme, kimseyi hakir görme. Mürüvette kusur etme, sırrını kimseye açma. Denemedikçe kimsenin dostluğuna güvenme. Alçak ve hasîs kimselerle dost olma, Hoşa gitmeyen bir şeye alışma. Sefihlerle düşüp kalkma. Hoş geçin. Sabırlı ve mütehammil ol. Güzel ahlâklı, geniş yürekli, derya gönüllü ol. Elbisen temiz ve yeni olsun. Güzel kokular kullan... Yemek yedirmekte çok cömert ol, herkesi doyur, cahîl ve cimri kimse asla başa geçip efendi olamaz. Halkın ahvalini araştırıp öğrenen adamların olsun. Bir fitne ve fesat duydun mu onu islâha koş. Bir yerde salâha yüz tutmuş iyi işler duydun mu onları da arttır. Seni ziyaret edenleri de, etmiyenleri de sen ziyaret et. Sana ister iyilik yapsınlar ister kötülük, sen herkese daima iyilik yap. Her vakit iyilikte bulun. Affet, bazı şeylere göz yum. Sana eziyet veren şeyi terket, hakkı yerine getirmeğe çalış. Arkadaşlarından hastalananları kendin ziyaret et. Göremediklerinin ahvalini soruştur. Sana gelmiyenlerle sen alâkadar ol... Elinden geldiği kadar insanlara sevgi göster. Herkese selâm ver, isterse aşağı kimseler olsun, başkalarıyla bir mecliste toplanır veya bir mescitte beraber bulunur da aranızda bazı mes'eleler münakaşa edilirse ve senin bildiğine muhalif bir şey söylerse sen onlara muhalefet gösterme. Şayet sana da sorarlarsa onların bildiği gibi haber ver, sonra bu hususta şöyle başka kavil de vardır, delili şudur, diyerek kendi bildiğini söyle, böylelikle seni de dinlerler ve senin ilimde dereceni anlarlar. Eğer bu kimin kavli diye sorarlarsa bazı fukaranın kavli de. Bu hâl böylece devam ederse alışırlar, senin kadrini bilirler ve senin mevkiin yükselir. Sana gelenlerin hepsine bir nevi ilim göster, her biri senden birşey bellemiş olsun. Onlara kıymetli bilgiler ver, ehemmiyetsiz şeylerle uğraşma. Onlarla arkadaş gibi ol. Hatta bazen şaka yollu latifeler bile yap. Zira dostluk ve samimiyet ilme devamı sağlar. Onlara ara sıra yemek yedir, onların hacetlerini gör. Kadirlerini bil. Kusurlarına göz yum. Onlara yumuşak davran, hoş muamele et. Onlardan hiç birine can sıkıntısı ve bezginlik gösterme. Kendini onlardan biri imiş gibi tut. İnsanlara onların yapmağa alışık olmadıkları bir şeyi teklif etme. Onların beğendikleri şeyi sende beğen. Onlara daima iyi niyet göster. Doğruluk yap. Kibiri bir yana bırak. Sana gadretseler de sen onlara gadretme. Sana hıyanet etseler de, sen emâneti yerine getir. Vefadan ayrılma. Takvaya sarıl. Her din erbabına muaşeretleri erbabınca muaşerette bulun.»
* * *