İmam-ı A'zam'ın en kıymetli talebelerinden İmam-ı Muhammed, son derece alim ve fazıl bir zat olmakla beraber, dünyalık bakımından da tam aksine fakir bir kimse idi.
Arkadaşı İmam-ı Ebu Yusuf ise, ilmiyle beraber varlıklı ve zengin bir kimse idi. Bir gün İmam-ı Ebu Yusuf, İmam-ı Muhammed'i evine davet etti. Evde aile efradına gelen zatın faziletlerinden bahsedip alim ve fazıl bir kimse olduğunu söylemişti. İmam-ı Muhammed eve geldi, onu misafir odasına aldılar ve Allah ne verdi ise ikram ettiler. Bu arada İmam-ı Ebu Yusuf'un kızı babasının medhettiği adamın nasıl yemek yediğini merak etmiş, anahtar deliğinden bakmaya karar vermişti. Baktı ki, babasının üstün faziletlerinden bahsettiği adam, önündeki yemekten avurdu patlarcasına yiyor ve tabaklarda yemek bırakmıyor. Kız, babası dışarı çıktığında:
— Baba, efendi ve fazıl bir zat dediğin adam bu mu? Nasıl yemek yiyor o öyle? Diye sordu. >
Her nasılsa İmam-ı Muhammed, bu konuşmayı içerde duymuştu.
—' Kızım Kûfe'de babanızın yemeğinden başka helâl olduğuna inandığım yemek bulamadığımdan günlerden beri aç geziyordum. Şimdi ise gönül rahatlığı içinde yediğim için fazla yiyorum, dedi.
* * *