Hazreti Ömer'in oğlu Abdullah anlatıyor:
— Ensardan bir sahabî, Hazreti Peygamberin huzuruna gelip bazı şeyler sormak istediğini söyledi.
Resûlüllah ona:
— Otur! dedi. Biraz sonra Sakîf Kabilesinden bir zat geldi, o da bazı şeyler öğrenmek istediğini söyledi.
Resûlüllah ona da:
— Otur! dedi. O da oturdu. Hazreti Peygamber, Ensara:
— Evvelâ sen geldiğin için, önce senin suallerine cevap vereceğim, dedi.
Ensar:
— Ben sıramı Sakif'li kardeşime veriyorum ya Resûlallah! dediğinde, Efendimiz, Sakafi'ye:
— Ne söyleyeceğini sen mi söyleyeceksin, ben mi söyleyeyim? buyurdu.
Sakafî:
— Siz buyurun ey Allah'ın Resulü, dedi.
Peygamber Efendimiz:
— Namazdan, secdeden, rükudan soracaktın, buyurdu.
O:
— Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, evet! Dedi.
Peygamberimiz, ona namaz hakkında lüzumlu malûmatı verip gönderdiler.
Sakafî ayrıldıktan sonra, bu sefer Resûlüllah, Ensara:
— Sen de hac eden, vakfe yapan, tavaf edip evine dönen bir kimsenin kazancı ne olur, diye soracaktın, buyurdular.
Ensar:
— Seni Hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, evet! Dedi.
— Hac için evinden ayrılan kimsenin her adımına bir sevap yazılır, bir günah silinir, bu Arafat'a çıkıncaya kadar devam eder. Arafat'a çıktığı zaman ise, Allah (c.c.) birinci kat semaya kadar iner ve meleklerine:
— Ey meleklerim, şahid olunuz ki, ben bu kullarımın günahlarını affettim. Bunlar son tavaflarını yaptıkları zaman ise, analarından yeni doğmuş gibi olurlar, buyurur, diye anlattı.
* * *