İyi kalbli sağır bir adam, komşusunun hasta olduğunu duyup ziyaretine gitmek istemiş ve kendi kendine:
— Ben sağırım, o ise hasta... Adamın sesi zaten zor çıktığı için fazla zorlamaya gerek yok. Hastaya sorulan şeyler ve alınan cevaplar zaten bellidir. Ben nasılsınız derim, o iyiyim, der. Ben de ne yiyorsunuz derim, o bir yemek ismi söyler, ben de afiyet olsun, derim... Doktorlardan tedaviye kim geliyor, derim, o bir doktor ismi söyler. Ben de iyi bir doktor derim, olur biter, diye düşünür ve hastayı ziyarete varıp baş ucuna oturur.
— Nasılsınız?
Dîye hâl-hatır sormaya başlar. Hasta inleyerek:
— ölüyorum, diye cevap verince, sağır hazırlandığı gibi:
— Oh, oh çok güzel çok güzel... Memnun oldum, diye mukabele eder.
Hasta sinirlenir:
— Bu ne demek, adam ölmemi istiyor galiba?, der.
Adam tekrar sorar:
— Ne yiyebiliyorsunuz?
Hasta sinirli sinirli:
— Zehir yiyorum!, der.
Sağır onun bir yemek ismi söylediğini sanıp:
— Afiyet olsun çok güzel, inşallah daha iştahınız açılır, der. Hasta büsbütün çileden çıkar.
Sağır adam sormaya devam eder:
— Tedavi için hangi doktor geliyor?
Hasta:
— Hadi be defol şurdan, Azrail geliyor, Azrail!... diye cevap verir.
Sağır:
— Çok iyi, bilgin tecrübeli bir doktor. İnşallah iyi gelir, deyince, hasta artık dayanamaz.
— Kahrol!!!
Diye bağırır. Sağır ise komşusunun hakkinı yerine getirmiş bir insanın sevinci içinde ayrılır.
* * *