Halife Mansur, hanımının üzerine tekrar evlenmek istemişti. Hanımı buna karşı çıktı. Bu meselede anlaşamadılar. Halife karısına:
— Aramızda hakem olarak kime razısın? diye sordu. O:
— Ebû Hanife'nin hakemliğine razıyım deyince, İmam-ı A'zam Hazretlerini çağırıp meseleyi halletmesini istediler.
Halife Mansur söze başladı:
— Ya İmam, bir erkek kaç kadınla evlenebilir?
— Dört.
— Cariyelerden kaç?
— Onlar için bir sayı konmamıştır!.
— Bunun hilafını söyleyen var mı?
— Hayır!
Bu konuşmadan sonra Ebû Cafer-i Mansur, karısına dönerek:
— Söylediklerini işitiyorsun ya, bunlar şeriatın hükmüdür, dedi. İmam-ı A'zam Hazretleri, tekrar söz alıp konuşmaya başladı:
— Bunlar şeriatın sözüdür. Fakat bu kadar evliliğe Cenab-ı Allah, karıları arasında adaleti tatbik edecek kimselere müsaade etmiştir. Adaleti bozma ihtimali olanlar, birden fazla kadınla evlenmemelidirler. Bize yakışan da Allah'ın verdiği edep dersini bozmamaktır. Allah Teâlâ: «Adalet edemeyeceğinizden korkarsanız, birden fazlası ile evlenmeyiniz!» buyurmaktadır, dedi.
Bu konuşmadan gerekli dersi alan Halife Mansur, evlenmekten vazgeçti. Ebû Hanife Hazretleri de çıkıp gitti.
Bunun üzerine halifenin hanımı, hizmetçisi ile İmam-ı A'zam Hazretlerine bazı hediyeler gönderdi. Bunlar arasında; elbise, cariye ve bir de Mısır merkebi vardı. Fakat İmam, bunları kabul etmedi ve:
— Ben sadece dinî vazifemi yaptım, hakkı müdafaa ettim. Ona benden selâm söyle, ben bu şekil hareket etmekle, ne dünyalık talep ettim, ne de kimseye yakın olmak istedim, buyurdular.
* * *