Resulullahı övmek
Sual: Kaside-i bürdeyi tenkid eden kitaplar çıkmıştır. Kâfirlerin hâlini bildiren ayet ve hadisler alınarak, İslâm âlimlerine ve evliyaya saldırılmakta, müşrik denmektedir. Bunlara cevap verir misiniz?
CEVAP
Halbuki Kaside-i bürdenin yazarı İmam-ı Busayrî hazretleridir. Sofiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Ebul-Abbâs-i Mürsî’nin yetiştirdiği evliyadandır. Hadis ilminde de mâhir büyük İslâm âlimi idi.
Kendisine felç hastalığı gelip, bedeninin yarısı hareketsiz kalmıştı. Resulullaha tevessül edip, Seyyidül beşer’i, yani insanların en üstününü öven meşhur kasidesini hazırladı. Rüyada Resulullaha okudu. Çok hoşuna gidip, mübarek hırkasını çıkarıp, imama giydirdi. Bedeninin felçli olan yerlerini mübarek eli ile sığadı. Uyanınca, bedeni sağlam idi. Hırka-i saadet de arkasında idi. Bunun için, bu kasideye Kaside-i bürde denildi. Bürde, hırka, palto demektir. Ertesi gün salih bir zat, İmam-ı Busayrî’ye dedi ki:
- Kasideni dinlemek isterim.
- Kasîdelerim çok, hepsini herkes bilir.
- Bu gece Resulullaha okuduğun kasideyi istiyorum.
- Bunu kimse bilmiyordu. Nasıl anladın?
O zat da, imamın rüyasını olduğu gibi anlattı. Bu kaside, hastalara okununca, iyi oldukları, okunan yerlerin dertlerden, belalardan emin oldukları görülmüştür.
Her istediği verilecek zat
İmam-ı Busayrî’nin, Allahü teâlânın sevgili peygamberini övmesi, o yüce peygamberi, mahlûkların en yüksek derecesine çıkarması, (Her istediğini vereceğim) müjdesi ile şereflenmiş olan o en yüksek peygamberden yardım istemek, hiç şirk olur mu? Sakal-ı şerife hürmet putçulukmuş.
Uzun zaman Resulullaha hizmetle şereflenen Enes bin Mâlik, kendisi ile beraber bir sakal-ı şerifin defnolunmasını vasıyet etti. Allahın huzuruna sakal-ı şerif ile birlikte çıkmak istedi. (Buhârî)
Peygamberimizin, sakal-ı şerifinin mübarek kıllarını, bereketlenmeleri için insanlara verdiği, Kütüb-i sittede yazılıdır. Kâdı İyâd, diyor ki: Resulullahın faziletlerinden birisi de şudur ki, Hâlid bin Velîd, başında, sarığı arasında bir sakal-ı şerif taşırdı. Bunu taşıdığı her savaşta zafer kazanırdı. Hâlid, mübarek bir kılı sebebi ile muradına kavuşuyor da, Resulullahın mübarek zat-ı şerifini vesile ederek Allahü teâlâdan dilekte bulunanlar kavuşmaz olur mu? (Şifâ)
Resulullahı, Allahü teâlâ övmüştür. Kendisi de, kendisini överek, Allahü teâlânın kendisine ihsan etmiş olduğu nimetleri saymıştır. Bu övmeleri, o kadar çoktur ki, İmam-ı Busayrî’nin övmesi, onların yanında hiç kalmaktadır.
Resulullahı övmek ibadettir. Eshab-ı kiramın hepsi övmüştür. Bunlardan Hassân bin Sâbit ve Kâb bin Züheyrin uzun medhiyeleri meşhurdur. Kâb, kasidesinde, Resulullahı İmam-ı Busayrî’den daha çok övmüştü. Resulullah, bunu beğenip, Kâb’ın kusurunu af buyurup, mübarek hırkasını ona hediye etmişti. Bu hırka-i saadet, şimdi Topkapı sarayındadır.
Bekara suresinin, (Peygamberler arasında ayrım yapmayız) mealindeki 285. ayet-i kerimeyi delil getirip, Resulullahın diğer peygamberlerden üstün olmadığını söylemek çok yanlıştır. Bütün tefsirlerde, bu ayetin anlamı, (Yahûdi ve Hıristiyanların yaptığı gibi, Peygamberlerden bazısını kabul edip, bazısını inkâr etmeyiz) demektir.
Yoksa, peygamberlerin bazısı bazılarından üstündür. Kur’an-ı kerimde buyuruldu ki: (Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.) [Bekara 253]
(Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.) [İsra 55]
Bu ayet-i kerimeler, peygamberlerden bazısının, diğerinden üstün olduğunu gösteren açık hükümdür. Peygamber efendimiz ise, hepsinden üstündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Soyca da herkesten şerefliyim.)
(Beni insanların en iyisi bilmiyen kimse kâfirdir.)
(Her asırdaki en iyi kimselerden dünyaya getirildim.)
(Cennette her ağacın yapraklarında “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah” yazılıdır.)
(Kıyamette herkesin seyyidiyim. O gün sancağımın altında toplanmıyan hiçbir Peygamber yoktur. Şefaatçilerin ve şefaati kabul edilenlerin ilkiyim.)
(Allahü teâlâ, beni insanların en iyisinden yarattı. İnsanların en iyisiyim. Kıyamette, her iyilik, her türlü yardım, her kapının anahtarı bendedir. Peygamberlerin imamı ve hepsinin şefaatçisiyim. Bunları övünmek için söylemiyorum, hakikati bildiriyorum.)
[Hakikati bildirmek vazifemdir. Bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum.]
Allahü teâlâ, bütün peygamberlere, (Ya Âdem, Ya Musa, Ya İsa) diyerek ismi ile hitap ederken, Muhammed aleyhisselama, (Ya eyyühennebiyyu, ya eyyüherresul) diye özel hitapta bulunmuştur.Allahü teâlâ âlemlerin Rabbi iken, Kur’an-ı kerimde, (Rabbüke, Rabbike)= (Senin Rabbin) buyurularak, Resulullah efendimiz övülmektedir. (Bekara 30, Saffat 180)