Tenasühün Batı dillerindeki adı Reincarnationdur. Ancak reenkarnasyon denilince daha çok, ruhun insandan insana geçmesi, başka bir bedenle dünyaya geliş, tenasühte ise, ruhun hem insana, hem de hayvan, bitki ve cansızlara geçtiği anlaşılıyor. Biri diğerinin yerine de kullanılır. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Kalbleri hasta, bilgileri az olan bazı kimseler, hatta kendilerini, şeyh, mürşid olarak tanıtan bazı dinsizler, tenasüha [reincarnationa] inanıyor. "Ruhlar olgunlaşmadan önce, bir bedenden ayrılınca, başka bir bedene geçer. Kemale geldikten sonra, insanlara gelmez, tenasüh yolu ile olgunlaşmış olurlar" diyor ve tenasühle ilgili birçok hikayeler uyduruyorlar.
Tenasüha inananların kâfir oldukları Berika ve Hadikada yazılıdır. Eski Yunan felsefecisi Eflatun da tenasüha inanırdı. Teslis inancını ilk olarak ortaya çıkaran da budur. İsa "aleyhisselam" göke çıkarıldıkdan sonra, dört İncili yazanlar, bu inancı karıştırarak, insanlığı büyük felakete sürüklediler.
Tenasüha inanan dinden çıkar kâfir olur. Tenasüh ile ruhlar kemale gelirse, Cehennem kimler için olur, kimler azab görür? Buna inanmak, Cehennemi inkar etmek ve hatta öldükden sonra tekrar dirilmeye inanmamak olur. Çünkü onlara göre, ruhun olgunlaşmasına vasıta olan bedene ihtiyacı kalmamıştır ki, bedenle haşr olunsun. Bu yalancıların sözleri, eski felsefecilerin [ve şimdiki spritizmacıların, medyumların] sözlerine benziyor. Eski felsefeciler, bedenlerin tekrar dirileceklerine inanmıyordu. "Cennet nimetleri ve Cehennem azabları yalnız ruhlara olacak" diyordu. Bunlar, o felsefecilerden de kötüdür. Çünkü, onlar tenasühu reddedip, azabın sadece ruha olacağını söylüyorlar. Bunlar ise, hem tenasüha inanıyor, hem de ahıret azabını inkar ediyor. Bunlara göre azab, sadece dünyadadır.
Allahü teâlâ, din büyüklerinin ruhlarını insan şekline sokmuş, bu şekiller, insan gibi iş görmüştür. Yoksa, mübarek ruhları, başka bedenlere girmiş değildir. Bir ruhun, beden şekli alması, tenasüh değildir. Melekler ve cin de, insan şekline girip birçok şey yapıyorlar ki bu da tenasüh değildir. Acaba ruh nakline inananlar, kabir azabına ve Kıyamet gününe iman ediyorlar mı?
Yazıklar olsun ki, böyle imansızlar, kendilerini din adamı tanıtmış, kitabları, mecmuaları ile, millete müslümanlık öğretmeye kalkışmışlardır. Gençleri, dinsiz, imansız yapmaya çalışıyorlar. Ya Rabbi, bizleri böyle yazılara inanmaktan, aldanmaktan koru! Sevgili dinimizden, kıymetli imanımızdan ayırma! Bu küfür ve şaşkınlıktan insanı ancak sen korursun. (C.2, m.58)