Büyü nasıl çözülür?
Büyüden kurtulmak için, diğer hastalıklarda olduğu gibi sebeblere yapışmak lâzımdır. Bunlardan ba'zıları şunlardır:
1- Bir miktar suya Âyet-el kürsî, ihlâs ve Mu'avezeteyn [Nas ve Felâk] sûrelerini okumalıdır. Büyü yapılan kimse bundan üç yudum içmeli, kalan su ile gusledilmelidir.
2- Sedir ağacının yeşil yaprağından yedi adedi iki taş arasında ezilip su ile karıştırılır. Üzerine Âyet-el kürsî, İhlâs ve Kul-e'ûzüler okunur. Üç yudum içip geri kalanla gusledilir.
3- Üç kerre Salevât-ı şerîfe okumalı, sonra yedi Fâtiha, yedi Âyet-el kürsî, yedi Kâfirûn sûresi, yedi İhlâs-ı şerîf, yedi Felâk ve yedi Nâs sûrelerini okuyup kendi üzerine veya hastanın üzerine üflemelidir. Bunları tekrar okuyup hastanın odasına, yatağına, evin her yerine, bahçesine üflemelidir. İnşâallahü teâlâ büyüden kurtulur.
4- Fâtiha, Âyet-el kürsî ve dört kul, [yâni Kâfirûn, İhlâs, Felâk ve Nâs sûreleri] yedişer kerre okunup hastaya üflenirse, bütün âfetler, dertler için ve sihir, nazar için iyi gelir. Tuz üzerine okunup, suda eritilerek içmek şeklinde de olur.
5- Bir kimse sabah akşam, Bakara sûresinin başından dört âyet ve Âyet-el kürsî ile, Âyet-el kürsîden sonraki iki âyeti ve Bakara sûresinin sonundaki üç âyeti okursa, evine şeytan girmez. Mecnûnun [Delinin] hastanın üzerine okunursa, iyi olur.
Silsile-i Aliyye
6- Yirmi beş kerre Estagfirullah denir. Sonuncusunda ve etûbü ileyh'e kadar okunur. Sonra on bir ihlâs ve yedi kerre Fâtiha-i şerîfe ve otuz üç kerre, Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ muhammed okuyup, sevâbı Peygamber efendimizin ve Eshâb-ı kirâmın ve Evliyânın rûhlarına ve sonra Silsile-i aliyye denilen büyük âlimlerin isimlerini söyleyip; bu büyüklerin rûhlarına hediyye edilir. Bunların hürmetine şifâ vermesi için Allahü teâlâya duâ edilir. Hergün sabah-akşam böyle duâ edilir.
7- Âyât-i hırz'ı okumalıdır! Âyât-i hırz, şu sûre ve âyetlerdir:
Fâtiha, Bakara 1,2,3,4,5 ve 163,164 ve 255,256,257 ve 285,286, Âl-i İmrân 18,19. âyetten sadece: "İnneddîne indellâh-il-islâm" kısmı, Âl-i İmrân 26,27, Âl-i İmrân 154, En'âm 17, A'râf 54,55,56, Tevbe 51, Tevbe 128,129, Yunûs 107, Hûd 56, İbrahim 12, İsrâ 43, İsrâ 110,111, Mü'minûn 116,117,118, Ankebût 60, Rûm 17,18, Fâtır 2, Yasin 83, Saffât 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11, Saffât 180,181,182, Feth 27,28,29, Rahmân 33,34,35,36, Hadîd 1,2,3,4,5, Haşr 21,22,23,24, Cin 1,2,3,4,5,6, Burûc 20,21,22, İhlâs, Felak ve Nâs sûresi.
Abdest alınıp, yedi istigfâr ve onbir salevât okunup, hastanın sıhhatine niyyet ederek, güneş doğduktan ve ikindi namazından sonra, günde iki def'a hasta üzerine okunmalı, işâretli yerlerde, hasta üzerine üfürülmeli, şifâ buluncaya kadar [kırk gün kadar] devam etmeli. Her def'ası sonunda, bir Fâtiha okuyarak sevâbı, Peygamber efendimizin ve Behâeddin Buhârî, Ahmed Rifâî ve İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin rûhuna hediye edilmelidir. Bir nüsha da yazıp, yanında taşırsa, sihirden, büyüden, nazar değmesinden korur. Murâdı hâsıl olur.
Te'sir etmesi için
Peygamber aleyhisselâmın üç türlü ilaç kullandığı bildirilmiştir. Kur'ân-ı kerîm veya duâ okurdu. Fen ile bulunan ilaçları kullanırdı. Her ikisini karışık da kullanırdı. (Mevâhib)
Kur'ân-ı kerîmin ve duânın te'sir etmesi için ba'zı şartların gözetilmesi lâzımdır. Okuyanın veya yazanın ve hastanın buna inanması, hastanın zararlı olan gıdalardan, şüpheli ilâçlardan perhiz etmesi, sıcaktan ve soğuktan sakınması lâzımdır. Okuyan kimsenin, i'tikâdının bozuk olmaması, haram işlemekten, kul hakkından sakınması, haram ve habîs şey yiyip içmemesi ve karşılık olarak ücret almaması şarttır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Allah'ı unutarak, gafletle edilen duâ kabûl olmaz.) [Tirmizî]
Duâ, ba'zı ilâçlar gibidir. Allahü teâlâ dilerse te'sir eder. Ya'nî te'sirini Allahü teâlânın verdiğine inanmalıdır! Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Dert-belâ gelince, Hz. Yûnus'un duâsını okusun! Allahü teâlâ onu muhakkak kurtarır. Duâ şudur: "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke, innî küntü minez-zâlimîn.") [Hâkim]
("Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" okumak, 99 derde devâdır. Bunların en hafifi sıkıntıdır.) [Hâkim]
(Allah,
istigfara devâm edeni, her sıkıntıdan, her dertten kurtarır,
ummadığı yerden rızıklandırır.) [Nesâî]