Nâfile farza eklenir mi?
Soru: Nâfile namazlar farzları tamamlıyormuş. İş yerimde öğle ve ikindiyi kılamıyorum. Eve gelince 8 rek'at nâfile kılsam, öğle ve ikindiyi kılmış sayılır mıyım?
Cevap: Namazı, zarûretsiz kazâya bırakmak harâmdır. Namazı kazâya bıraktığı için tevbe etmek ve kazâ borçlarını ödemek farzdır. Milyon rek'at nâfile namaz, iki rek'at farzın yerine geçmez. (Tamam yapılmamış olan namaz, zekât ve başka farzlar, nâfilelerle tamamlanır) hadîs-i şerîfini İbni Âbidîn hazretleri şöyle açıklıyor:
(İmâm-ı Beyhekî, "Bu hadîs-i şerîf, yapılmış olan farzlar içindeki sünnetler noksan kalırsa, nâfilelerin bunları tamamlayacağını bildirmektedir. Yoksa yapılmamış farzların yerine nâfilelerin geçeceğini bildirmiyor" dedi. Şu hâlde, nâfileler, terkedilmiş olan farzları değil, noksan olarak kılınan namazlardaki kusûrları tamamlar.) [R.Muhtâr]
İ. Ahmed'in bildirdiği, (Farzdan bir şey noksan yapılırsa, nâfile namazlarla tamamlanır) hadîs-i şerîfi de nâfilelerin farzlardaki kusûrları tamamlıyacağını bildirmektedir. (Tahtâvî)
Öğle ve ikindiyi kazâ etmeden 8 rek'at değil, 8 bin rek'at nâfile namaz kılınsa, öğlenin veya ikindinin 4 rek'at farzı yerine geçmez. Milyonlarla nâfile sadaka, bir lira zekât borcunu ödeyemez. Farzın önemi çok büyüktür. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Hak teâlâ, "farz ibâdetle bana yaklaşıldığı gibi, hiç bir şeyle yaklaşılamaz" buyurdu.) [U.Besâir]
(En fazîletli cihâd, farzları ifâ etmektir.) [İ.Ahmed]
(Farz namaz borcu olanın, nâfile namazı kabûl olmaz.) [Dürret-ül fâhire]
(Yâ Ali, halk, nâfile ile meşgûl olurken, sen farzları tamamla!) [Miftâh]
(Farzı kazâ etmeden nâfile kılan, boşa zahmet çeker.) [Fütûh-ul gayb]
Sünnet ve şefâ'at
Suâl: "Farzı terkederek harâm işleyen şefâ'ate kavuşur, fakat sünneti terkeden şefâ'ate kavuşamaz" deniyor. Doğru mudur?
Cevap: Sünnet kelimesi üç ma'nâya gelir:
1- Kitab ve Sünnet ifâdesindeki sünnet, hadîs-i şerîfler demektir.
2- Farz ve Sünnet ifâdesindeki sünnet, Resûlullahın emîrleri demektir. Bunlar ikiye ayrılır:
Sünnet-i zevâid: Peygamber efendimizin ibâdet olarak değil, âdet olarak devamlı yaptığı şeylerdir. Yeyip içme, elbise giyiniş şekli gibi.
Sünnet-i Hüdâ: Yalnız dînimizin şiârı olan işlerdir. Ezân okumak, cemâ'atle namaz kılmak gibi. Bunlara (müekked sünnet) de denir. Ara sıra terk ettiklerine (sünnet-i gayrı müekkede) denir.
3- Sünnet, yalnız olarak kullanılınca, İslâmiyet anlaşılır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Bir zaman gelir, sünnetime [İslâmiyete] uyan garip olur.) [Şir'a]
(Sünnetimi [İslâmiyeti] terkedene şefâ'atim harâmdır) hadîs-i şerîfinin, (İnanılacak şeylerde İslâmiyetten ayrılan şefâ'ate kavuşamaz) ma'nâsına geldiği, Şerh-i hadîs-i erbaîn'de yazılıdır. Çünkü günâh işliyen şefâ'atten mahrûm kalmaz. Hadîs-i şerîfte, (Büyük günâh işleyenlere şefâ'at edeceğim) buyuruldu (Tirmizî)
Sünnet kelimesi, yol, iş, âdet, çığır gibi ma'nâlara da gelir. Meselâ sünnetullah, Allah'ın işi, Allah'ın âdeti demektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Kim, dînimizde bir "sünnet-i hasene" çıkarırsa, [iyi bir çığır açarsa] bunun sevâbı, ona verilir, o yolda gidenlerin sevâbından da hiç bir şey eksilmez. Kim de, dînimizde bir "sünnet-i seyyie" çıkarırsa, [kötü bir çığır açarsa] bunun günâhı ile, bu yolda gidenlerin günâhı, ona da verilir, o kötü yolda gidenlerin günâhından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]
Farz ve nâfile
Suâl: Haccını yapanın, umreye gitmesi mi, yoksa nâfile hac yapması mı daha sevâbtır?
Cevap: Farzları nâfile olarak yapmak, müekked sünnetleri yapmaktan daha sevâbdır. Ya'nî nâfile hac, umreden daha sevâbdır. Öğle namazının farzını kılanın, aynı namazı cemâ'atle veya yalnız tekrar kılması, öğlenin müekked sünnetinden daha sevâbdır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
(İnsanı
Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacak işler, farzlar ve nâfilelerdir.
Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı
vaktinde yapmak, bin yıl nâfile ibâdetten daha çok faydalıdır.
Hangi nâfile olursa olsun, ne kadar hâlis niyetle yapılırsa
yapılsın hepsi böyledir. Hattâ farzları yaparken, bu farzın
sünnetlerinden bir sünneti, hattâ bir edebî gözetmek de böyle
çok faydalıdır. İmâm-ı a'zâm hazretleri abdestin edeblerinden
[müstehâblarından] birini terk ettiği için kırk yıllık namazını
kazâ etmiştir.) [Müj.m. 29]