Rûhlar yardım eder mi?
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: (Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar, Rableri indinde diridir ve rızıklandırılmaktadır.) [Âl-i İmrân 169] (Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin! Onlar diridir; fakat siz bunu anlayamazsınız.) [Bekara 154] Şehîdler diri olduğu gibi, şehîdlerden üstün olan ve Allah yolunda ölen peygamberler, elbette diridir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Peygamberlerin vücûdunu toprak çürütmez.) [Ebû Dâvüd] (Her peygamber, kabrinde diri olup namaz kılar.) [Beyhekî, Ebû Ya'lâ] (Kim, bir tanıdığının kabrine uğrayıp selâm verse, ölü onu tanıyıp cevap verir. Tanımadığı ölüye selâm verirse, o da sevinir, cevap verir.) [İbni Ebiddünya] (Ölü kabre konurken, oradan dağılırken, onların ayak seslerini işitir.) [Buhârî] (Ölüler yaptığınız iyi işlerinizi görünce sevinir, kötü işlerinize üzülürler.) [İ.Ebiddünyâ] Peygamber, şehîd ve müslüman her ölü işittiği gibi, kâfir olan her ölü de işitir. Çünkü rûh ölmez. Peygamber efendimiz, Bedir'de bir çukura gömülü olan müşriklerin yanına varıp (Rabbinizin sRûhlar yardım eder mi? Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: (Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar, Rableri indinde diridir ve rızıklandırılmaktadır.) [Âl-i İmrân 169] (Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin! Onlar diridir; fakat siz bunu anlayamazsınız.) [Bekara 154] Şehîdler diri olduğu gibi, şehîdlerden üstün olan ve Allah yolunda ölen peygamberler, elbette diridir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Peygamberlerin vücûdunu toprak çürütmez.) [Ebû Dâvüd] (Her peygamber, kabrinde diri olup namaz kılar.) [Beyhekî, Ebû Ya'lâ] (Kim, bir tanıdığının kabrine uğrayıp selâm verse, ölü onu tanıyıp cevap verir. Tanımadığı ölüye selâm verirse, o da sevinir, cevap verir.) [İbni Ebiddünya] (Ölü kabre konurken, oradan dağılırken, onların ayak seslerini işitir.) [Buhârî] (Ölüler yaptığınız iyi işlerinizi görünce sevinir, kötü işlerinize üzülürler.) [İ.Ebiddünyâ] Peygamber, şehîd ve müslüman her ölü işittiği gibi, kâfir olan her ölü de işitir. Çünkü rûh ölmez. Peygamber efendimiz, Bedir'de bir çukura gömülü olan müşriklerin yanına varıp (Rabbinizin size va'dettiğine kavuştunuz mu?) buyurunca, Hz. Ömer, (Yâ Resûlallah leşlere mi söylüyorsun?) dedi. Cevaben buyurdu ki: (Siz beni onlardan daha iyi işitmezsiniz.) [Buhârî] Her Ölü İşitir (Sen ölüye işittiremezsin) âyetinde, diri olup, gözü kulağı ve beyni olan kâfirler ölüye benzetiliyor, (Ölü kalblileri [kâfirleri] îmâna kavuşturamazsın) deniyor. (Ölülere, sağırlara işittiremezsin) buyurulduktan sonra, ancak îmân edenlere işittirebileceği bildiriliyor. (Rum 52, 53) Fâtır sûresinin (Diri ile ölü [mü'min ile kâfir] bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere [İnatçı kâfirlere] işittiremezsin [îmâna kavuşturamazsın) meâlindeki 22. Âyet-i kerîmesinde de, kâfirler, ölülere benzetilmiştir. (Beydâvî) (Sen ölülere işittiremezsin, ancak âyetlerimize îmân edeceklere işittirebilirsin) buyurulup, kâfirlerin işitmeyeceği, ya'ni hakkı kabûl etmeyeceği, ancak mü'minlerin işitecekleri bildirildi. (Neml 80, 81) (Kâfirlerin gözleri değil, göğüslerindeki kalbleri kördür) buyurulup, hakkı görmedikleri için kâfirlere kör denildiği bildiriliyor. (Hac 46) Ayrıca 2/18, 5/ 71, 6/ 50, 7/ 64, 10/ 42, 11/24, 13/16, 17/72, 27/ 66, 41/ 17, 43/40 ve daha başka âyet-i kerîmelerde, kâfirler ölüye benzetilmiş, onların kör, sağır ve dilsiz oldukları ya'ni hakkı görmedikleri, işitmedikleri, söylemedikleri, ya'ni hidâyete kavuşmadıkları bildirilmektedir. Buradaki işitmek, kabûl etmek demektir. (Beydâvî) Rûhların Kerâmetleri Hz. Abdülhâk-ı Dehlevî buyuruyor ki: (İnsan ölürken rûhunun ölmediğini, şuûr sâhibi olduğunu, ziyâret edenleri ve onların yaptıklarını anladıklarını âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler açıkça bildiriyor. Evliyânın rûhları, diri iken olduğu gibi, öldükten sonra da, yüksek mertebededir. Evliyâda, dünyada da, öldükten sonra da kerâmet vardır. Kerâmet sâhibi olan, rûhlardır. Rûh ise, insanın ölmesi ile ölmez. Kerâmeti yaratan, yalnız Allahü teâlâdır. Her insan, Allahü teâlânın kudreti karşısında, diri iken de, ölü iken de hiçtir. Bunun için, Allahü teâlâ, diriler vâsıtası ile çok şey yaratıp verdiğini, herkes, her zaman görmektedir. İnsan diri iken de, ölü iken de birşey yaratamaz. Ancak O'nun yaratmasına vâsıta olmaktadır.) [Mişkât] Resûlullahı ve evliyâyı vesîle ederek duâ etmek câizdir. (Hülâsat-ül-kelâm) Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Yâ Rabbî, senden isteyip de, verdiğin zâtların hâtırı için, istiyorum.) [İ.Mâce] Ben ölünce, beni düşünün, imdâdınıza yetişirim. (Mevlânâ C. Rûmî) Rûhaniyetime teveccüh edin veyâ Mazhar-ı Cânânın kabrine gidin! Ondan hâsıl olan fâide, bin dirinin fâidesinden daha çoktur. (Mektûbât-ı Dehlevî) Evliyâ, peygamberler yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi onların hürmetine yaratır. Ya'nî onlar vesîledir, sebeptir. Cenâb-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı hâlde, yaratmasına ba'zı şeyleri sebep kılmıştır. Meselâ Hz. Âdem'i ana-babasız yaratmış, fakat çamuru vesile kılmıştır. Bütün çocukları yaratan da Allahü teâlâdır. Fakat çocukların yaratılması için, ana-babayı vesîle, vâsıta kılmıştır. Hz. Âdem'i yarattığı gibi, bütün insanları da ana-babasız yaratabilirdi. Fakat ana-babayı sebep vasıta kılmıştır. O'nun âdeti böyledir. Onun için Kur'ân-ı kerîmde (Allaha yaklaşmak için vesîle arayın) buyuruldu (Mâide 35) Her şeyi yaratan Allahtır. "Sebeplere yapışın" buyurduğu için bir sebebe yapışılır. Hz. İbni Kemâlpaşazâde'nin Hadîs-i erba'in'deki (Bir işinizde, sıkışıp bunalınca, kabirdekilerden yardım isteyin) ve Deylemî'nin bildirdiği (Kabirdekiler olmasa, yeryüzündekiler yanardı) hadîs-i şerîfleri de, Allahü teâlânın izni ile, ölülerin dirilere yardım ettiğini göstermektedir. (M.Nasîhat)