Vaktin girmediği yerlerde namaz ve oruç

Sual: Almanya'da müslümanların kimi, yatsı ve sabahın vakti girmiyen yerlerde cemâ'atle nâfile namaz kılıyor, kimi kazâ kılıyor. Doğrusu nedir? Oruçlarını nasıl tutarlar?

CEVAP

Bazı kusurlardan dolayı müslümanların bölünmesi doğru değildir. Müslümanlık, birlik dînidir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Cemâ'atte rahmet, ayrılıkta azâb vardır.) [Beyhekî]

(Allahü teâlâ bir topluluğu magfiret ederse, onların içinden birini ayırıp magfiret etmemekten hayâ eder.) [Ebû Şeyh]

(Şeytan, insanın kurdudur. Sürüden ayrılan koyunu kurt yakaladığı gibi, şeytan da İslâm topluluğundan ayrılanı yakalar. Sakın ayrılmayın, câmi ve cemâ'atlerde bulunun!) [Tirmizî]

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Rûm sûresinin 32. âyet-i kerîmesini açıklarken, (Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak sevinmektedir) buyuruyor. Kur'ân-ı kerîmde, (Allahın ipine sarılın) buyuruluyor. Allahın ipinden maksat, cemâ'attir. Cemâ'at da fıkh ve ilim sahiplerinin yoludur. Fıkh âlimlerinden bir karış ayrılan sapıtır. (Tahtâvî)

Kur'ân-ı kerîmde, beş vakit namazın vakitleri, çeşitli âyet-i kerîmelerde bildirildiği hâlde, "Beş vakit namaz" tabîri geçmez. Bunun hikmetlerinden birisi de, kutuplara yakın yerlerde, beş vakit namazın hepsinin vaktinin girmemesidir. Şâfiî âlimlerinin çoğuna göre, yatsı ve sabah namazının vakti girmiyen yerlerde bu namazlar, vakitleri giren en yakın bölgeye kıyâs edilerek kılınır.

Hanefî âlimlerinin çoğuna göre de, vakit girmediği için bu iki namaz farz olmaz. Nitekim, ayakları olmıyan kimse için abdestin farzı dört değil, üçtür. Biri sâkıt olmuştur. Bulunmıyan ayaklar yerine vücûdun başka yerini yıkamak gerekmez.

online casino

Zengin, islâmın beş şartını da yapmakla mükellef iken, fakire zekât vermek ve şartları yoksa, hacca gitmek de farz değildir. Şu hâlde îfâ bakımından, islâmın şartı zengine göre beş iken, fakire göre üç olmaktadır. Fakire de, (Sen islâmın beş şartını yapmaya mecbursun) denilemez. Çünkü onda zenginlik şartı yoktur. Muayyen özrü on gün devam eden bir kadın, her ay on gün namaz kılmaz. Çünkü namaz kılmak için hadesten tahâret şartı mevcut değildir. Özürden kurtulunca kazâ etmesi de emredilmemiştir. Kısa gecelerde şafak kaybolmadan fecrin tulû ettiği memleketlerde, yatsı ve vitrin vakitleri girmediği için bu namazları kılmak lâzım değildir. (Ni'met-i Islâm)

Halebî'de buyuruluyor ki:

Vakit girmedikçe, namaz farz olmaz. Nitekim Sadrüddîn Bürhan-ül eimme hazretleri, (Vakti girmediği için yatsı namazı size farz olmaz) diye fetvâ vermiştir. Şems-ül-eimme Hulvânî hazretleri, (Vakit girmiyen yerlerde yatsı namazı kazâ olarak kılınır) diye fetvâ vermiştir. Ancak daha sonra, bu fetvâyı duyan Harezm'de Şeyh-i Kebir Bakkâli hazretleri, (Vakit girmiyen yerlerde yatsı namazı farz olmaz) diye fetvâ verdi. İmâm-ı Hulvânî hazretleri bu fetvâ üzerine, Şeyh-i Kebir hazretlerine, (Beş vakit namazdan birini kaldıran kimse, kâfir olmaz mı?) diye sordurunca, Şeyh-i Kebir hazretleri de, (Dirsekleri ile birlikte elleri veya aşık kemikleri ile birlikte ayakları olmıyan kimse için abdestin farzı kaçtır?) dedi. Daha sonra, (İşte bir abdest uzvu noksan olana abdestin farzı, dört değil, üç olduğu gibi, namaz vakitlerinden bazısı girmiyen yerdeki müslümanlara, sadece vakti giren namazlar farzdır) buyurdu. Bu cevap karşısında, İmâm-ı Hulvânî hazretleri, hakkı teslîm edip, önceki fetvâsından rücû etti. Hanefîde vakit, namazın hem şartı hem de, sebebi olduğu için, sebep bulunmayınca, ya'nî vakit girmeyince, o namaz farz olmaz. Vakit girmeden de kılınmaz. Kazâ etmek de gerekmez. Fakat ba'zı âlimlere göre bu iki namazı kılmak farzdır. İhtiyâta riâyet etmek çok iyi olur. Bu bakımdan bu iki namaz, (Vaktine yetişip de kılamadığım yatsı veya sabah namazının farzını kılmaya) diye niyet edilerek kılınmalıdır. Bu iki namazı, vakitlerinin başladığı en son günün vakitlerinde kılmak iyi olur.

Seferî olanın, dört mezhebde de oruç tutması farz değildir. Kutuplara ve Ay'a giden müslüman, seferî ise oruç tutmaz. Geriye dönünce kazâ eder. Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Bu bakımdan gündüzleri çok uzun olan yerlerde ikâmet eden bir müslüman, oruca saat ile başlar, saat ile bozar. Vakitleri normal teşekkül eden en yakın bölgelere kıyâs edilir. O hâlde gündüzleri çok uzun olan yerde yaşıyan müslümanlar, gündüzü böyle uzun olmıyan bir şehirdeki müslümanların zamanına uyarak oruçlarını tutarlar. (Dürer)

geri    oruç    ileri