Enes bin Malik (radıyallahü anh) Hazretlerinden rivayet olundu.
Aleyhissalâtü vesselam Efendimiz bayram namazını kılmak için hâne-i saadetlerinden çıktılar. Hemen gördüler ki, bir çok çocuk toplanmışlar oynuyorlar. Onlarla beraber olup da oyuna katılmayan ve ağlayan bir çocuk gördü. Elbisesi eski idi. Aleyhissalâtü vesselam Efendimiz:
— «Ey oğul! Sen niçin onlarla beraber oynamazsın?» diye sual buyurdular.
Sabi, Resûlüllah Efendimizi tanımadığından:
—- Babam falan gazada Resûlüllah ile beraberken şehîd oldu. Annem başka biri ile evlendi. Annemin kocası benim malımı yedi ve evimden de çıkardı. Şu anda yiyecek, içecek ve kalacak bir şeyim olmadığından babamın yokluğunu hatırladım, babası olan şu çocuklara bakarken ağladım, dedi.
Aleyhisselâtü vesselam Efendimiz o sabinin elinden tutup: __ Razı olur musun ben sana peder olsam ve (Hazreti) Aişe validen olsa, (Hazreti) Ali amcan olsa Hasan'la Hüseyin sana kardeş olsalar, Fatıma sana kız kardeş olsa? buyurdu.
Sabi o zaman bu tesadüf ettiği kimsenin Âlemlerin Efendisi Muhammed Aleyhisselâm olduğunu anladı:
— Niçin razı olmam ya Resûlallah!, dedi.
Bunun üzerine Nebî aleyhisselâm o çocuğu alıp hanei saadetlerine götürdüler. Güzel elbiseler giydirip karnını doyurdular. Güzel kokular sürdüler. Çocuk dışarı sevinçle çıktığında, diğerleri:
— Biraz önce ağlıyordun, şimdi ise sevinçlisin. Buna sebep nedir acaba? dediler.
Sabî:
— Ben biraz önce açtım şimdi doydum. Biraz önce çıplaktım, şimdi giyindim. Biraz önce benim babam yoktu, şimdi ise benim babam Nebî aleyhissalâtü vesselâm'dır. Hazreti Aişe validem, Hazreti Hasan ve Hüseyin kardeşlerim, Hazreti Fatıma benim kız kardeşimdir. Hiç ben sevinmez miyim? dedi.
O zaman o çocuklar:
— Keşke bizim babalarımız da gazada şehîd olaydılar ve biz de bu çocuk gibi olaydık, dediler.
Sonra Nebî aleyhisselâmm vefatında o sabî dışarı çıkarak:
— İşte ben şimdi yetimim, dedi.
Bunu duyan Hazreti Ebû Bekir, onu kendi hanesine getirip evlât edindi.
* * *