Vasiyetname hurafesi

1950’de Şeyh Ahmet Vasiyetnamesi diye küçük bir risale okumuştum. Zamanla bu vasiyetname günün şartlarına göre değiştiriliyor. Eski baskısında bunu yazana Türbe bekçisi deniyordu. Yenisinde Harem anahtarının taşıyıcısı deniyor. Bir başka baskısında ise Türbe-i şerif hatibi deniyor. Bu adama rüyasında, Peygamber efendimiz özetle, (Kıyamet alametleri zuhur ediyor. Çok yakında 3 gece güneş tutulacak üç gün sonra batıdan doğup doğudan batacak, Kuran-i Kerim insanların gözüne görülmeyecektir. Kim vasiyetnameyi işitip de yazmazsa bir köye veya başka yere göndermezse, yüzü kara ola. Vallahülazim bu vasiyetnamede yanlışım varsa, öbür dünyaya imansız gideyim.) diyormuş.

Bu, yabancı İslâm düşmanları tarafından dinimize hurafe sokmak için sinsice ve çok cahilce uydurulmuş bir hezeyan namedir. Maksatları, İslâma hurafe sokmaya çalışmak, zihinleri bulandırmak, az da olsa, böyle basit yazılarla Müslümanları meşgul etmek, ciddi konulara eğilmeyi önlemektir. Eskiden (Yalan söylüyorsam kâfir olayım.) deniyor. Son baskısında, (Yalanım varsa, bu dünyadan öbür dünyaya imansız gideyim.) deniyor. Her iki şekilde de söyleyen Müslüman ise kâfir olur. Böyle yemin caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Allahtan başkası için yemin etmek şirktir.) buyuruluyor.

Vasiyetname, baştan başa cahilce ve ahmakça yazılmış, saçma sapan şeylerle doludur. Bu hurafe yazılalı birkaç asır olduğu hâlde, bu Ş. Ahmet denilen hayâli şahıs ölmeyip hâlâ yabancılar eliyle mesaj gönderiyor. Eski baskılarında, (Haber aldım ki, bu vasiyetin yalan olduğunu söyleyen birinin aynı gün oğlu ölmüş, bir doktor da bu vasiyeti dağıtmadığı için çıldırıp arabası ile bir dereye yuvarlanmış.) deniyor. Tehditler sayıldıktan sonra, bu işe alet olacaklara ödüller veriyor. Eskisinde, (Bu kağıdı dağıtan bir tüccar 90 bin lira kazanmıştır) diyordu. Şimdi, bu 90 bin lirayı az diye yüz bin rubleye çıkarmış. Yeni baskısında ise, para miktarı hiç yazılmamış. Güneş gece tutulacak diyor. 3 gün sonra güneş batıdan doğacak diyor, asırlar geçtiği halde hâlâ güneş batıdan doğmadı ve gece tutulmadı.

Dikkat edilecek noktalar: Dinimizde dört delil vardır. Rüya senet değildir. Ş. Ahmedin gördüm dediği rüyadır. Bu kağıdın hiç kıymeti yoktur. Sanki din kitapları noksanmış gibi, din kitapları yerine, bu kâğıt parçası dağıtılıyor. En mühim nokta ise, bu kâğıt dinde noksanlık olduğunu bildiriyor. Eğer vasiyetnamede dine uygun hususlar var ise, bu kağıdın özelliği kalmaz. Eğer dinde olmayan şeyler mevcutsa, daha kötüdür, dinde olmayan şeyi bildirmek bid'attir. Dinin emirlerini yapmayan, yasaklarından kaçmayan kimse, bir kâğıt parçasını dağıtmakla nasıl ilahi rızaya kavuşabilir? Zaten hainlerin maksatları da budur. Müslümanları dini emirlerden koparıp hurafelerle avutmaktır.

13 rakamlı yazı: Bir de 13 rakamlı bir yazı dağıtılıyor. Bu da hurafedir. Hıristiyanlarca 13 rakamı uğursuzluk işaretidir. Bu yazıda dokuz tane 13 var. Rüyamda Hz. Zeynebi gördüm diyen kızın yaşı 13, fakir 13 gün sonra zengin olmuş, yaşlı kimse 13 gün sonra hapse düşmüş, zengin 13 gün sonra servetini kaybetmiş, memur 13 gün sonra işinden olmuş, bu yazıyı 13 sayfa yazıp, 13 kişiye göndermeliymiş, 13 gün sonra murada erilir, yazmayana da 13 gün sonra belâ gelirmiş. Rakamların toplamı 13 eden önemli olaylardan, Peygamber efendimizin 571'de doğduğu, İstanbul’un 1453'de alındığı hatırlanınca, fanatik Hıristiyanların neden 13 sayısını uğursuz saydıkları kolayca anlaşılır. Bu işlere alet olmamalıdır.

geri    küfür    ileri