- Kendi aybını
gören kimse, başkasının aybını göremez.
- Takvâ elbisesinden soyunan kimseyi hiçbir elbise örtemez.
- Allahın verdiği rızka râzı olan kimseyi,
başkalarının elinde bulunan ni’metler mahzun etmez.
- Zâlimin kılıcını çeken, kendi elini keser.
- Kardeşi için kuyu kazan, içine kendi
düşer.
- Başkasının ayıp perdesini yırtan, kendi aybını açmış olur.
- Kendi hatâsını görmiyen, başkasının aybını
büyük görür.
- Nefsinin kötü arzularına uyan helâk olur.
- Aklı ile yetinen, uçurumdan yuvarlanır.
- Kibirli davranan, zelil olur.
- İfrat ve tefrite düşen, zarara uğrar.
- İnsanlara karşı dik duran, kırılır.
- Düşüklerle gezen, hakîr olur.
- Ulemâ ile oturan, vekar sâhibi olur.
- Kötülerin uğradığı yere giren kimse,
ithâma mâruz kalır.
- İslâm ahlâkını hafife alan, pisliğe düşer.
- Başkasının malını ganimet sayan kimse, ele
muhtaç olur.
- Netice almak istiyen, sabırlı olur.
- Ayağının bastığı yeri bilmiyen kimse,
pişman olur.
- Allahtan korkan, selâmete çıkar.
- Tecrübelerden faydalanmıyan, aldanır.
- Hak ehli ile çarpışan, çarpılır.
- Gücünün yetmediği yükü yüklenen kimse,
âciz kalır.
- Ecelin geleceğini yakînen bilen kimse, emelini azaltır.
- Cehâlet yoluna sapan kimse, adâlet yolunu
bırakır.
- Güzel ahlâk güleryüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir.
- Sabır, tökezlemiyen binek, kanâ’at ise
bükülmiyen kılıçtır.