Kelam-ı kibar [büyüklerin sözleri]
Sual: Kelam-ı kibar ne demektir? Büyüklerin nasihatlarından yazar mısınız?
CEVAP
Kelam-ı kibar, kibar-ı kelamest, büyüklerin sözü, sözlerin büyüğü demektir. Büyükler buyuruyor ki:
- Başarının sırrı, günahlardan sakınarak sabretmek, insanlara güler yüz göstererek iyilik etmek. Yani tatlı dil ve güzel siyaset herkesi memnun etmektir.
- Bir başarı elde ederseniz, bunu kendinizden bilmeyiniz. Daima büyüklerle beraber olunuz.
- Dini yaymakta sabırlı ol; cömert ol; yumuşak ol; affedici ol. Dine hizmet etmekte üç esas var: İtaat, ihlas, sevgi. Eshab-ı kiramın başarısının sebebi, birbirlerini sevmeleridir.
- Kendinize, Allah rızası için, insan ancak bu kadar iyi olabilir, dedirtin. Herkese yumuşak söyleyin, yumuşaklıkla muamele edin, az konuşun, incitmeyin. Merhametli ve affedici olun.
- Düşmanınıza iyilik edin, hediye verin. Rahat edersiniz. Kırıldığınız müslümana iyilik edin, sevmediğinize ihsan, sıkıldığınız insana güler yüz gösterin. Dinimizde buna fütüvvet denir.
- Fütüvvet [mertlik], seni sevmiyene ihsanda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır. Herkesin utanacak şeylerini örtün ve kötülükleri affedin.
- Doğru olun, doğru konuşun, arkadaşlarınızın hatalarına tahammül edin, herkese iyilik edin, komşuya eziyet etmeyip ondan gelecek sıkıntıya katlanın. Buna mürüvvet denir. Mürüvvet, insanlık, iyilik yapmak arzusudur
- İki şeyi unutma: Allahın seni her yerde gördüğünü ve ölümü hiç unutma. İki şeyi de unut: Yaptığın iyilikleri ve sana yapılan kötülükleri unut. İyinin de kötü huyu bulunabilir. Bunun kötü huyunu değil, iyi huylarını örnek almalıdır! Çünkü Peygamber efendimiz (Bir müminin iyiliğini unutup, kötülüğünü hatırlayanı Allah sevmez) buyuruyor. Deylemî)
- Dünyada Cehenneme götürücü tuzaklar var. Bu tuzaklara yakalanmamalıdır. Kur'an-ı kerimde, bu tuzaklar şöyle bildiriliyor: (Dünya hayatı, lab, lehv, zinet, tefahur ve malı, parayı, evladı çoğaltmaktır) [Hadid 20] [Lab oyun, lehv eğlence, zinet süslenmek, tefahur öğünmek demektir.] Bunların bir tanesine yakalananın gönlü ölür.
- Yardıma, hizmete giden, kendi aklına, konuşmasına, gücüne, gayretine güvenirse, Allahü teâlâ onun işini kendine bırakır, rezil olur, zelil olur. Rıza-i ilahi için çıkıp, benim elimde bir şey yok diyerek, bütün gayretiyle yola çıkarsa, netice ne olursa olsun, hayırlıdır. Allahı unutarak yapılan hizmet, hezimet olur.
- Kalbi en fazla nurlandıran şey; kızdığınız kimseye duâ etmektir.
- En mutlu insan, [Allahın, Resulünün ve ülulemrin sözüne] peki diyendir.
- İnsanı hayvandan ayıran edebdir.
- Omuzunuzda iki müfettiş var, devamlı teftiş halindedir. Şu hâlde, az konuşun, ağzınızdan çıkan sözün size hayır ve şer yazıldığını unutmayın.
- İhlassız amel, mühürsüz para gibidir.
- Ağız haram yemez, dil de yalan söylemezse, edilen duâ kabul olur. Haram yiyenin 40 gün duâsı kabul olmaz. Tıbben de kan değişimi 40 günde tamamlanır. Ne çekiyorsak dilimizden çekiyoruz.
- Güzel ahlâk, kimseye yük olmamak, fakat herkesin yükünü çekmektir.
- Kendini beğenmeyip haramlardan sakınanın kabına, rahmet dolmaya başlar, ihlası artar, istifade etmeye başlar. İşte bu istifadenin hasıl olup olmadığı, kimseye yük olmayıp, herkesin yükünü çekmeye başlaması ile anlaşılır.
- Herkeste şef olmak arzusu vardır. Bu insanın tabiatında vardır. Bu hâl yalnız yüzü ahirete dönük olanlarda olmaz.
- Çocuklarınıza namazın önemini anlatın ve mutlaka namaz kıldırın. Namaz kılmasına mani her şeyin, felaketine sebep olacağını bilmeli ve bildirmelisiniz. Çocuğun istikbalini garantiye almak, iyi bir müslüman olması ile mümkündür. Diploma ile istikbal garantiye alınmış olmaz. Hatta felaketine sebep olabilir. İyi bir müslüman olduktan sonra diploma işe yarar.
- Midenin tok olması feyze manidir. Büyükler, çok yemek yemeyin diyor.
- Ana-babaya hizmet, Allahü teâlânın emrine, ilim öğrenmeye mani oluyorsa, sevab değil, günah olur.
- İnsanın ilmi arttıkça, Allaha sevgisi arttıkça, nefsinden soğumaya, nefret etmeye başlar. Bu hâle kavuşmak, Allahın lutuf ve ihsanıdır. O kulunu sevdiğinin alametidir.
- İstifade hasıl olması için, verenin olgun, alanın uygun olması gerekir. Uygun olmak haram işlememek, kalb kırmamak, kendini beğenmemek ve gadaplanmamakla hasıl olur.
- Hasta olan, ilaç kutularını raflara dizse, ilaçları kullanmadığı müddetçe ne faydası olur? Kitapları rafa dizip okumayan veya okuduğu hâlde amel etmiyen nasıl adam olur ki?
- Dine hizmet etmek isteyenin, siyaset ilmini yani insanların halini, zamanın ve ülkenin şartlarını bilmesi gerekir. Yahut bunları bilen basiret sahibi bir kimse ile istişare etmelidir. Dine hizmet edecek kimsede şu üç vasfın bulunması gerekir. Bunlardan biri noksan olursa, hizmette başarı azalır. Hiç biri olmazsa fıtne çıkar. Bu üç vasıf: Tatlı dil, güler yüz, cömertlik ve ihlas.
- Güleryüzlü olmıyanın, insanların itimadını, sevgisini kazanması zordur. Cömert olmıyan, vermekten hoşlanmıyan, insanların sevgisini kazanamaz. İhlaslı olmıyanın, yani sırf Allah rızasını gözetmiyenin, yaptığı hizmetlerde insanlardan takdir veya maddi bir karşılık bekleyenin ihlası zedelenir. Allahü teâlâ da ihlassız kimseyi muvaffak kılmaz.
- Bir kişi, bir arkadaşın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, son nefesinden korkulur.
- Nefse tabi olmak, kötü arkadaşlarla düşüp kalkmak sıkıntı verir. Çok engeller var. En büyük engel, akla, nefse tabi olmaktır. Bozuk arabaya ve ehliyetsiz şoförün arabasına binilmez. Ehliyetsiz şoför kaza yapar. Ehliyetli şoförün kullandığı vasıta selamettedir. Yanlış arabaya binen, mesela Parise giden otobüse binen, Kâbeye varamaz.
- Muteber olan sondur. Son nefeste "Allah!" diyeceği yerde, "Aman kurtar beni doktor!" diyen tehlikededir. Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz. Hep abdestli duran, son nefeste Allah diyerek ölür.
- Asıl marifet, çok para kazanmak değil, çok sevab kazanmaktır.
- Resulullah efendimiz; (Beni Rabbim terbiye etti) buyuruyor. O hiçbir mümine sert bakmamıştır. Herhangi bir şey istendiği zaman, yok dememiş, varsa vermiş, yoksa susmuştur.
- Ölüme hazırlanırsa, huyu güzel olur. En büyük müjde, mümine ölümü hatırlatmaktır. Müminin ölümü, büyük saadettir.
- Ölümü hatırlamak, ömrü uzatır, çok yaşama arzusu ömrü kısaltır. Böyle biri, üç şeye hasret gider. Topladığına doymaz, umduğuna kavuşamaz. Ahiret yolculuğu için yeterli hazırlık yapamaz.
- Hiç bir zaman, hiç bir şekilde, halinizden şikayetçi olmayın. Her zaman şükredici olun. Beterin beteri vardır.
- Mıknatıs demiri nasıl kendine çekiyorsa, haramlar Cehenneme, ibâdetler Cennete çeker.
- Mertlik demek, herkes ile iyi geçinmektir.
- Dertlerinizi kullara değil, Allahü teâlâya arz edin. Dert ve belânın tamamının kendi kusur ve kabahatlerimizden dolayı olduğunu unutmayalım.
- Yumuşak ve mülayim olan kazanır.
- İtikadı düzeltmeden önce ibâdet etmenin faydası olmaz.
- Büyüklerin isimleri yazılı olan levhalara bakılınca o zatlar hatırlanırlar, hatırlanınca ruhları biiznillah hazır olur, hazır olunca feyz gelir.
- Akıl ahireti, göz dünyayı görür.
- Helal parayla beslenen kimseye ibâdetler kolay gelir.
- İsyanı [günahı] çok olanın, nisyanı [unutkanlığı] çok olur.
- Herkese iyilik yapamayız; fakat, hiç kimseye kötülük yapmaya hakkımız yoktur.
- Halkın değer verdiğine kıymet veren, kıymetsiz, Hakkın değer verdiğine kıymet veren azizdir.
- Söz, etkisiz ise, ya dinliyenin kalbi kararmıştır veya söyliyen, söylediğini yaşamıyordur.
- İnsan genç iken şehvetin, yaşlanınca şöhretin esiri olur.
- Mütevazi olan kurtulur, kibirli olan yanar.
- Yanına başkasının oturmamasını istemek, doğru sözü kabul etmemek, kusurunu söyleyene teşekkür etmemek ve hep zenginin davetini tercih etmek kibir alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibir, her iyiliğe engeldir. Kibirli değilim diyen, kibirlidir.
- Kusuru başkasında arayanın etrafında insan kalmaz. Hep kendisini haklı bulan, kendi kusurlarını bırakıp, başkasının kusuru ile meşgul olan, manevî bakımdan zerre kadar ilerliyemez.
- Nefsini aradan çeken, herkesle iyi geçinir, huzurlu olur.
- Tasavvuf, zamanı en iyi kullanmaktır. Sabır, susmaktır.
- İhlas ile ibâdet etmeyen, Belam-ı Baura gibi mürted olarak ölür.
- Evliyanın hayatını okuyanın kalbinden dünya sevgisi çıkar ve ihlası artar.
- Allahın veya insanların sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de insanlara öyle davran.
- Cüzzamlının yanında 7 sene kalana, cüzzamın geçmeme ihtimali vardır. Fakat bir binada bulunan kötü bir insan, başka bir odada da olsa, ondaki kötü huyların geçmeme ihtimali yoktur. Kötülük çabuk yayılır, çünkü nefsimiz kötülüğe meyyaldir. Bir sepet üzümdeki çürük bir tane, bütün sepeti çürütür. Fakat sağlam üzümler o çürüğü kurtaramazlar.
- Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olması demektir. Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalır, gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Kendisini seveni, başkası sevmez.
- Helal parayla beslenen vücuda ibâdetler kolay gelir.
- Allahü teâlâ sevdiğine iki nimet verir. Ona sevdiği bir zatı tanıtır ve bir de hayırlı iş nasip eder. Daha çok severse çeşitli belâ verir.
- Küfrü, kâfirleri sevmemek ve ibâdetlerin kolay gelmesi iman alametidir.
- Emr-i maruf yapan, sevimli ve cömert olur, hiçbir menfaat beklemez.
- Halkın kıymet verdiğine kıymet veren, kıymetsiz, Hakkın kıymet verdiğine kıymet veren azizdir. Hakkın aziz ettiğini, kimse zelil edemez.
- İnsan genç iken şehvetin, yaşlanınca şöhretin esiri olur.
- Nereye bağlısın diyene İmam-ı a'zama demeli veya bağlı olduğu mezhebi söylemelidir! Hiçbir yere bağlı değilim dememelidir.
- Alçak gönüllü olan kurtulur, kibirli olan yanar.
- Hukuku olanları, tanıdıklarını ziyaret etmemek kibir, fakirleri ziyaret, tevazu alametidir.
- Yanına başkasının oturmamasını istemek, hastalarla birlikte oturmamak, doğru sözü kabul etmeyip, münakaşa etmek, kusurunu bildirenlere teşekkür etmemek ve fakirin değil, zenginin davetine gitmek kibir alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz.
- Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi? İnsan aşağılığını, acizliğini, Rabbine karşı her an izhar etmek mecburiyetindedir. Bunun için her an her yerde aczini göstermesi, tevazu üzere bulunması gerekir. Büyüklenerek ben demek Allahü teâlâ ve evliyadan feyz ve bereketi keser. Kusuru başkasında arayan, sevimsizleşir, etrafında insan kalmaz, dost edinemez. Herkesi haklı, kendisini haksız bulmadıkça, kendi kusur ve noksanlarını bırakıp, başkasının kusuru ile meşgul oldukça, manevî bakımdan zerre kadar ilerlemek mümkün değildir.
- Nefsini aradan çeken, herkesle iyi geçinir, huzurlu olur. Nefsini aradan çek, kimseyi tenkit etme, kendini beğenme, kendinden iğren. Kendinden tiksinmeyen kurtulamaz.
- Âmir öyle olmalı ki, maiyetindeki herkes (Âmir beni herkesten daha çok seviyor) diyebilmeli. Aradaki kırgınlıklar hizmetleri engeller.
- Evliya-i kiramın himmeti yaydan çıkan oku, namludan çıkan mermiyi geri çevirir. Evliyaya muhabbet edene de böyle kuvvetli himmet gelir.
- Bir kimse yemek yerken Allahü teâlâyı ne kadar hatırlarsa, namazda da o kadar hatırlar. Kalbinizi Allahtan başkasına vermeyin.
- Evliyanın hayatını okuyanın kalbinden dünya sevgisi çıkar, yerine Allah sevgisi dolar ve ihlası artar. Bir müslüman, Ehl-i sünnet kitaplarını alıp, bir rafa hürmetle koysa, o kitapları o evde bulundurduğu için Allahü teâlâ, o kimsenin imanla ölmesini nasib eder.
- Her müslümanın yanında bir Ehl-i sünnet kitabı bulunmalıdır!