Zekat vermeyenler
Zekatı verilmeyen mallar
Sual: Zekat vermemenin cezası nedir?
CEVAP
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, (Zekâtı verilmeyen mallar, ejderha olup sahibinin boynuna sarılır) buyurduktan sonra şu mealdeki ayet-i kerimeyi okudu:
(Hak teâlânın ihsan ettiği malın zekâtını vermeyenler; iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını zannediyorlar. Hâlbuki kendilerine kötülük etmiş oluyorlar, o mallar cehennemde azap aleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp, baştan ayağa kadar onları sokacaktır.) [3/180]
Yine hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
(Zekât vermeyen toplumlar, kıtlıklara, bunalımlara maruz kalır.)
(Zekât vermeyene Allahü teâlâ lânet eder.)
(Zekât vermeyen, temiz malını kirletmiş olur.)
(Zekât vermeyen, Kıyamette ateştedir.)
(Zekât vermeyen toplum, rahmetten mahrum kalır.)
(Zekâtı verilmeyen mallar, karada, denizde telef olur.)
(Zekâtını veren o malın şerrinden korunmuş olur.)
(Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz.) [Zekât vermemek büyük günah olduğu için, böyle günahkârın kıldığı namaz sahih olup, borcu ödenirse de; namazdan hasıl olacak büyük sevaba kavuşamaz. Her günah da böyledir.]
(Zenginlerin zekâtı, fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir.) [Eli ayağı tutup da çalışabilenlerin zekât istemesi haramdır. İstemediği hâlde, kendisine zekât verilirse, alması günah olmaz. Zekât, çalışamayacak kadar hasta, sakat olanlara ve çalışıp da güç geçinenlere verilir. Allahü teâlâ böyle fakirleri de milletin içinde kırkta bir yaratmıştır.]
Bu acı azaplardan kurtulmak için
Bu acı azaplardan kurtulmak için malların zekâtını, tarla mahsullerinin, sebzelerin, meyvelerin uşrunu vermek şarttır. Zekât kırkta bir, uşur onda bir verilir. Kur’an-ı kerimde, (Malı, parayı biriktirip zekâtını vermeyenlere çok acı azabı müjdele! Zekâtı verilmeyen mallar, paralar, cehennem ateşinde kızdırılıp, sahiplerinin alınlarına, böğürlerine, sırtlarına mühür basar gibi basılacaktır.) buyurulmuştur. (Tevbe 34, 35) [Ayet-i kerimelerin tercümelerini değil, tefsirlerdeki açıklamalarını aldık.]