İslâm-hıristiyan mukayesesi

Sual: Bazı Almanlar, İslâmiyeti incelemek, hıristiyanlıkla karşılaştırmak istiyorlar. Onlara hangi kitabı tavsiye edelim? Bir de din ve hıristiyanlık hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP

Hakikat Kitabevi yayınlarından (Herkese Lazım Olan İman) ve (Cevap Veremedi) gibi eserlerde müslümanlığa ve hıristiyanlığa ait çok bilgi vardır. Müslümanlığı doğru olarak öğrenmek istiyen herkese bu değerli eserleri tavsiye ederiz.

Rabbimiz önce Âdem aleyhisselamı, sonra Havva validemizi yarattı. Bunların çocukları oldu. Bunlardan da çocuklar meydana geldi. Allahü teâlâ zaman zaman peygamberler gönderip insanları, doğru yola, Hak yola davet etti. Bu peygamberlerin hepsi bir Allaha inanmayı, öldükten sonra dirilmeyi, Cenneti, Cehennemi bildirdi. Yani bütün peygamberler aynı imanı bildirdiler. Hz. Nuh, neyi bildirmişse Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed de aynı imanı bildirmiştir. Hepsinin gayesi de insanları dünya ve ahiret saadetine kavuşturmaktır.

Hz. Musanın kavmindeki şahısların hataları Hz. Musaya yüklenemiyeceği gibi, Hz. İsaya tabi olanların da hataları, İsa aleyhisselama yüklenemez. Bugün dünyadaki çeşitli ırklara mensup müslümanlardaki hataları görüp de peygamberleri veya Allahı inkar etmek doğru olmaz.

Allahü teâlânın bütün peygamberlere bildirdiği dinlerde ırk ve millet üstünlüğü yoktur. Allahü teâlâya ve bütün peygamberlere inanan zenci bir hizmetçi, Allahü teâlâya inanmıyan beyaz bir kraldan üstündür. Allahı inkar eden kral, ebedi Cehennemde, inanan zenci hizmetçi ise, ebedi Cennette kalacaktır.

Müslüman olmak için Allaha, meleklere, peygamberlere ve peygamberlere gönderilen mukaddes kitaplara, ahirete öldükten sonra dirilmeye, hayrı ve şerri de Allahü teâlânın yarattığına inanmak gerekir. Peygamberlerden birini kabul etmiyen kimse müslüman olamaz. Müslümanlık yeni bir din değildir. Tek Allaha inanan bütün dinlerin ortak adıdır. Müslüman Allaha teslim olan demektir. Din, insana Allahını tanıtan, onu fenalıklardan koruyan, sıkıntılı zamanlarında onu teselli eden, çalışma azmini kuvvetlendiren, toplum içinde saygı ve sevgi kazandıran ilahi emirlerdir.

Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısımdır. İtikad ve amel, yani iman ve ahkam. Dinin aslı ve temeli olan itikad her dinde aynıdır. Din ağacın gövdesi, amel ise ağacın dalları, yaprakları gibidir. İman hususunda, Hz. Musanın veya Hz. İsanın bildirdikleri, Hz. Muhammedin bildirdiklerinden ayrı değildir. Fakat bugün eski dinlerin hepsi bozulmuş, ilahi hükümler yerine, insan kafasından çıkan düşünceler yer almıştır. İslâm dini ise hiç bozulmadan devam etmektedir.

İslâm dini, insanın hem ruhi, hem de maddi refahını temin edecek bir ahlâk getirmiştir. Bu mukaddes din, sadece, fert ile Allah arasında rabıta kurmakla kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık camiasına karşı haklarını ve vazifelerini şumullü olarak tanzim eder, hep ileriyi gösterir, ileriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu din, insan ruhunu ve bütün insanlığı, saadete kavuşturacak prensiplerden ibarettir. İslâmiyette sınıflaşma yoktur. Herkes aynı haklara, aynı itibarlara sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız müslümanların değil, bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emretmekte, bunun için de, sosyal adaleti esas tutmaktadır.

İslâm dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırdetmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet ettiği için, yabancılar arasında müslümanlık yayılmaktadır.

Peygamber efendimiz kötü kimselerden bazılarını şöyle bildirmiştir:

(İnsanların en kötüsü, kimseye ikram etmiyen, yalnız yiyen ve hizmetçisini döven kimsedir. Bundan daha kötüsü, herkese kızan, buğzeden ve kendisine buğzedilen, bundan da kötüsü, şerrinden korkulan ve kendisinden hayır beklenmiyen, bundan da kötüsü, dünya karşılığında ahiretini satan, bundan da kötüsü, dini dünya menfaatine alet eden kimsedir.) [İbni Asakir]

geri    islamiyetvediğerdinler    ileri