Deyimlerin ma'nâları

Türkçemizde de birçok deyimler vardır. Meselâ (Göz boyamak) ta'bîrini kelime kelime yabancı bir dile çevirirsek, gözün üstüne boya sürmek gibi bir ma'nâ çıkar. Hâlbuki, Türkçede göz boyamak, aldatmak demektir. (Göze girmek) gözün içine girmek değil, takdir toplamak, i'tibâr kazanmak demektir. (Gözden düşmek) de i'tibârını kaybetmek demektir. Eli maşalı deyimi, el ve maşa kelimeleri ile başka dile çevrilemez. İngilizceye yaklaşık olarak kavgacı anlamına gelen quarrelsome kelimesi ile çevrilir. Eli açık deyiminde de, el ve açık kelimelerini kullanmadan, cömert anlamına gelen generous kelimesi kullanılır. Eli uzun deyimini ise, hırsız anlamına gelen thief kelimesi ile anlatmak gerekir. (To be in the soup) başı dertte olmak demektir. Kelime anlamı ise çorbanın içinde olmak demektir.

Arabîde de çok ta'bîrler vardır. Hadîs-i şerîfler çok vecizdir. Kelime kelime tercüme edilirse yanlış olur. Birkaç misâl verelim!

Türkçede hırsızlık yapana eli uzun derler. Arapçada cömert demektir. Hz. Zeyneb binti Cahş, cömert ve eli mârifetli idi. Peygamber efendimiz onun hakkında, (Zevcelerim arasında, bana en önce kavuşacak olanı, eli uzun [cömert] olanıdır) buyurmuştur.

Dünya kelimesi, Türkçede, yeryüzü ma'nâsından başka, fikir ve inanç bütünlüğü ma'nâsına da gelir. (İslâm dünyası) gibi. Görüş ma'nâsına gelir. (Dünyaları ayrı iki insan) gibi. Çok kalabalık ma'nâsına da, (Dünyanın insanı gelmiş) denir.

Dünya, arabîde de bildiğimiz dünya ma'nâsına geldiği gibi, başka ma'nâlara da gelir. Dünya, ednâ kelimesinin müennesidir. Ednâ ism-i tafdil olup mastarı dünüv veya denâettir. Birinci mastardan gelince çok yakın demektir. Meselâ şu âyetteki dünya kelimesi bu ma'nâdadır: (Biz, en yakın olan gökü yıldızlarla süsledik.) [Saffât 6] Bazı yerlerde ikinci ma'nâda kullanılır. Meselâ hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Dünya [denî, alçak şeyler, harâm ve mekrûhlar] mel'undur.) [İbni Mâce] 

geri    mezhep    ileri